30 Nisan 2013 Salı

KİTAP AYRAÇLARIM

Merhabalar, bugün en son yaptığım kitap ayraçlarım ile karşınızdayım, da da dammmm:)) vee... karşınızda kitap ayraçlarım....


tokideki ses logosu

İsterseniz şimdi de tek tek kitaptaki hallerini paylaşayım.

tokideki ses logosu

Fareli olan kitap ayracım bundan iki tane yaptım biri benim için diğeri de eşime.

tokideki ses logosu

Yaratıklı kitap ayraçım, bunuda Emir için yaptım, bundanda iki tane yaptım nedeni ise Emir'i kıskanan Efe 'illaki bende istiyorum' diye tutturunca bir tanede ona yaptım oda şimdilik boyama kitaplarının içinde kullanacak... :)

tokideki ses logosu

Buda nazar boncuklu kitap ayracım bunun şimdilik sahibi yok isteyen biri olursa ona hediye ederim diye yaptım. Üzerindeki nazar boncuğunu poşetten keserek kitap ayracımın üzerine yapıştırdım. Nasıl olmuş mu? :)

tokideki ses logosu

Buaralar okuduğun kitabım, 100. sayfasına geldim. Çok güzel bir kitap büyük bir zevkle okuyorum. Zaten kitap bittikten sonra kitap hakkında bilgi veren bir post hazırlayacağım.


tokideki ses logosu
.
Bu kitapta Emir'in okuduğu kitap, canım oğlum bir kitabı aldıktan sonra okumadan önce resimlerine baştan sona kadar tek tek bakarak inceliyor. Daha sonra okumaya başlıyor. Kitabı bitirdikten sonrada önce bana anlatıyor, daha sonra ise ben ona sesli olarak okuyorum ve bu şekilde o kitabı bitirmiş oluyor. Yeni bir kitaba geçiyor.

tokideki ses logosu


Diğer kitap ayraçlarıma bakmak isteseniz buradan bakabilirsiniz. Benden bugünlük bu kadar hoşça kalın...

Hepinize öpücükler.

29 Nisan 2013 Pazartesi

TEKNOLOJİ(ZADE) OLMAYALIM...

Teknoloji, bilimin teknik yönden ilerlemesine denir. İnsanın aklını vede hayatını güçlendirmek için sürekli gelişmektedir. Teknolojinin hayatımıza kattığı bir sürü olumlu etkileri vardır. 

Tabiki olumlu etkiler yanında olumsuz etkilerinde yok değil bunun için örnekler verecek olursak bir kere dünyamızda teknolojik aletler sayesinden hareketsizlik çoğaldı. İnsanlar eskiden çamaşırını, bulaşığını kendileri yıkadığı için bu işleri yaparken sürekli bir hareket halinde imiş ama şimdi bulaşık makineleri, çamaşır makineleri, asansörler, yürüyen merdivenler gibi teknolojik aletler bizlerin hareket etme etkisini kısıtladığı için, şimdi günümüzde obezite ve damar hastalıkları aldı başını gitti. Ben böyle teknolojiye uyup fazla hareket etmeyen kişilere 'teknolojizate'  diyorum. 

Teknoloji için bunları düşünüyorum diyede beni sakın teknoloji düşmanı da sanmayın. Çünkü her şey bizim elimizde teknolojiyi gerektiği zaman kullanıp gerektiği zamanda sırf değişiklik olsun spor olsun diye bazende kullanmasak hemi bedenimizi çalıştırmış oluruz hemide beynimizi dinlendirmiş oluruz.



Biz ailecek en az ayda bir kere olsun teknolojik aletleri kullanmadan hayatımızı doğa eşliğinde zaman harcayarak geçirmeye çalışıyoruz. Bu cumartesi vede pazarı da bu şekilde geçirdik.

Cumartesi günü ikindi namazını kıldıktan sonra, cep telefonlarımızı kapattık, eşim kıymasız çiğ köfte yoğurdu bende çaycıdan değilde çaydanlıkla ocakta su kaynatarak çay demledim. Daha sonra ise çayımızı, çiğ köftemizi, topumuzu ve tabiki kitabımızı da alıp evden çıktık. Binadan aşağı inerkende asansörü kullanmadan merdivenlerle  indik. Gideceğimiz yere de araba kullanmadan yürüyerek gittik.

Evimizin biraz ilerisinde halı sahası vede oturmak için çardakların olduğu bir yer vardı oraya gittik. Bizimkiler halı sahada futbol oynamak için gittiler bende bardağıma çayımı koyup mis gibi havada çay eşliğinde kitabımı okudum. :) Sizler hiç temiz havada çay eşliğinde kitap okumuşluğunuz oldu mu? Eğerki cevabınız hayır ise, size tavsiyem en yakın zamanda deneyin. Gerçektende çok güzel bir duygu...


Akşam yemeğine kadar dışarıda vakit geçirdik. Çocuklar içinde çok iyi oldu Emir bol bol futbol oynayarak içindeki futbol duygusunu karşıladı Efe ise bana etraftan çeşitli çiçeklerden toplayarak bol bol gezdi. Hııı bu arada bendeki herzaman ki alışkanlıktan olsa gerek fotoğraf makinesini çantama atmışım. Bakın bilinçli değil tamamen el alışkanlığı :)) (Tamam itiraf ediyorum blog için fotoğraf olsun diye koymuştum ama eşime öyle dedim.) Tabiki yutmadı :))...

Pazar günüde cumartesi günü yaptığımız gibi yaptık. tek fark bu sefer fotoğraf makinesinide evde bıraktım. :) Eşim giderken kaç defa sordu durdu ' bak fotoğraf makinesini eve bıraktın demi'  diye...O sebepten pazar gününden resim yok. 

Pazar akşamı eve geldiğimizde üzerimizde bir yorgunluk ama hareket etmenin vede kafayı dinlemenin duygusu insana daha ağır bastığı için yüzümüzde ufak bir tebessüm vardı. :)

Hepinize öpücükler.


26 Nisan 2013 Cuma

İYİKİ HAYATIMIZA GİRDİM CANIM OĞLUM (Emir şimdi 7 yaşında)

Okul bitmişti artık, hayatıma bir çizgi çizmem gerekiyordu. Ya iş hayatına atılmam gerekiyordu yada çok sevdiğim o adamla hayatımı birleştirmem gerekiyordu. Bu düşünceler kafamda beni sürekli allak bullak ediyordu.Önce kendi kendime farz etki iş hayatına atıldın o zaman kendini nasıl hissedeceksin mutlu olacak mısın diye sorular sordum. Ama yok yüreğim vede kalbim hayalinde dahi hiç mutlu değildi. Bu sebepten bende ikinci yolu sevdiğim adamla evlenme yolunu tercih ettim.


8 Ocak 2005 de aileler arası nişanımız oldu. Sıra ev, eşya, ufak tefek ihtiyaçlar mevzusu gündeme gelmeye başladı. Ama benim evleneceğim vede sevdiğim adamda okulunu henüz benimle  birlikte bitirmişti. Onun bana sunabileceği maddi manada pek bir şeyi yoktu. Ama  beni çok seven vede sürekli arkamda olup kollayacak kocaman bir yüreği ve sevgisi vardı. Peki ama ne yapmam gerekiyordu? Ya bu evlilik işini erteleyip sevdiğim adamın biraz para biriktirmesi gerekiyor. Yada elde olanla idare edip bütçemizi vede boyumuzu aşmayacak şeylerle idare etmem gerekiyordu. Bunu içinde aynı iş hayatına atılıp atılmamakta olduğu gibi kendime sorular sordum. Bir kere içimin sesini dinlemeye başlamıştım artık, o sebepten mantığım hiç aktife geçmeden yine içimden geçenlere göre hareket ettim. Ve eşimin bana sunabilecekleri her şeyi kabul ettim. 


Ayrı ev tutamayacaktı bir müddet annesi ile birlikte yaşamam gerekiyordu. Tamam dedim bu postumda da yazdığım gibi ben annesiz büyüyen biriyim bu sebepten dedim ki belki bana daha iyi gelir anne sevgisini de tatmış olurum dedim. Ailesi ile aynı evde yaşayacağımız için eşya konusunda da sadece yatak odası alınacaktı onada tamam dedim. Veee 10 Temmuz 2005de düğünümüz oldu. 

Sevdiğim, herşeyim olan adamın ailesi elbette benimde ailem. Ama ev ev üstüne olmuyormuş bunu tecrübeye tabi kalarak söylüyorum. Çünkü her iki tarafta ne kadar iyi, anlayışlı olursa olsun bazı noktalarda ipler kopma noktasına geliyor. Bu bunalımlı ilk evlilik yıllarında benim kafamın karışmaya başladığı hatta sevdiğim adamla kavgama dahi sebep olmaya başladığı bu günlerde evimize öyle güzel vede büyük bir haber girdi ki tüm sorunları her şeyi unutturdu.:)

Bu güzel haber canım, yaşama sebebim olan Emir'imin hayatımıza girme müjdesi idi. Artık hamile idim benim içimde bir can vardı ve o can benden bir parçadan oluşmuştu. Dünyaya benim bir parçam olarak gelecekti. Bundan güzel bir haber olabilir miydi. Bu parçam için, bazı şeylere katlanmam gerekiyordu. Ve bende öyle yaptım hayatıma artık sırf çocuğumu dünyaya getirmek için adamıştım. Allah da çok şükür nasip etti 25 Nisan 2006 da sağlıklı sıhhatli nur topu gibi bir oğlum oldu. Adını da benim istediğim gibi Emir koyduk o bana Allah'ın bir emri idi:) Allah'ın bana sunduğu vede emanet ettiği emanetlerin en güzeli idi.


Ve şimdi bakıyorum da hayatıma Emir girdikten sonra hayatım sürekli güzelleşti. Ayrı bir eve çıkıp ev aldık, araba aldık. Önceden bizim için hayal olan bir sürü şeye sahip olduk. Bizim hayatımıza bir bereket olarak girdi. :) İyiki de girdi. Şimdi canım kuzum tam tamına 7 yaşına girdi. Artık gözümüzün önünde gün geçtikçe büyüyen, koca adam olmaya başlayan bir kuzum var.( yazar bu esnada çok duygulanır. Gözleri yaşarır, devam edemeyecek hale gelir. O sebepten biraz ara vermesi gerekir.....)

.......................

Kahve molasından sonra tekrar devam etmek için döndüğümde gördüm ki ben içimi bayağı dökmüşüm.:) Sizlerin kafasını daha fazla ağrıtmadan bu postuma Emir 'ime iyiki benim hayatıma girdin, iyiki benim senin gibi oğlum var, iyi ki doğdun canım oğlummmmm diyerek noktayı koyuyorum.

Hepinize öpücükler.

23 Nisan 2013 Salı

23 NİSAN KUTLAMASI

23 Nisan Ulusal Egemenlik Bayramı, egemenliğin ulusta olduğu düşüncesinin kabul edildiği gündür. Çocuk bayramımızdır. Yarının büyükleri olan çocuklarımızın bayramıdır.

Emir'in okulunda da 23 Nisan gösterisi vardı. Çok güzel geçti, büyük bir heyecan vede gururla gösteriyi izledik. 

Bizimkilerin, gösterilerini yapmak için hazırlandıkları anda çektiğim resim. Öğretmeni vede sınıf arkadaşları ile birlikte...




Bizimkiler 23 nisan gösterisinde hint dansını yaptılar. Çok güzel bir danstı izlerken zevk alarak izledik. Maalesef gösterinin yapıldığı andan resimler yok.  Çünkü ben o esnada video çektiğim için resim çekemedim ama gösterilere başlamadan vede bittikten sonraki resimlerini çektiğim için sizlerle onları paylaşmak istiyorum.


Böylece bir 23  Nisanı daha bitirmiş olduk.

20 Nisan 2013 Cumartesi

BUZDOLABI MAGNETİM

Mutlu hafta sonları :),

Bugün sizlere aşağıdaki resimde de gözüken buzdolabı magnetini paylaşmak istiyorum.


Buzdolabının kapağında da gördüğünüz gibi bu magneti ben yaptım nasıl olmuş mu ? Aslında kapıya yapıştırmayı istiyordum, ama son anda kapıya yapıştırmaktan vazgeçip arkasına reklam için verilen buzdolabı süslerini yapıştırarak buzdolabına magnet olarak kullanmaya karar verdim.


Benden bugünlük bu kadar şimdi ütü yapmam gerekiyor :( bana ütüde yardım etmek isteyenler buyursun gelsin hiiç itiraz etmem aksine çok sevinirim... :)

Hepinize öpücükler.

19 Nisan 2013 Cuma

SON ZAMANLARDA İZLEDİĞİM FİLMLER

Hayırlı cumalar sevgili okurlar,
Son zamanlarda izlediğim filmler arasında en sevdiğim beş filmi sizlerle paylaşmak istiyorum. İlk olarak isterseniz animasyon tarzındaki çocuklarımla birlikte cumartesi sabahı izlediğim filmlerden başlayayım.


Zor hedef fare,Çocuklar ile birlikte izleyebileceğiniz mükemmel bir film. Özellikle filmde araları açık olan iki kardeşin babalarının miras olarak bıraktığı yıkık dökük bir evde birlikte yaşamak zorunda kalıyorlar. Bu evde  karşılarına çıkan fareden kurtulmak için çeşitli yollara başvuruyorlar. Ama bütün çabalarına rağmen sonucun hep farenin kazanması onları sonunda doğru yola ulaşmalarını sağlıyor. :) Çocuklarla birlikte izlerken zaman zaman kahkahalarla güleceğiniz çok güzel bir film.

İkinci film ise Terabithia köprüsü, bu filmde de aynı okula giden iki arkadaşın hayal gücü ile evlerinin arkasında bulunan ormanlıkta Terabithia adında devlerden, cücelerden ve bir sürü efsanevi yaratıklardan oluşan hayali bir krallık yaratırlar. Bu hayali krallık onlara gerçek dünyada zorluklarla nasıl savaşmaları gerektiğini öğretiyor. Buda son dere güzel bir film aksiyon vede çocukların hayal gücünü geliştiren psikolojik bir film bence, etkisinde biz büyükler dahi kalıyoruz. :)

Evett şimdi de eşinizle yada bir arkadaşınızla birlikte izleyebileceğiniz filmler....


İlk olarak yeşil yol, Bu filmde oldukça iri yarı olan bir adam iki küçük kızı öldürmekten idama mahkum olur. Ürkütücü görüntüsü yüzünden herkes onu kötü sanar ama görüntüsünün aksine oldukça ince vede karmaşık iç dünyası olan bir adamdır. Bu adam aynı zamanda bazı doğa üstü özellikleri vardır. Hapishanenin infaz odası baş gardiyanın hastalığını güçleri sayesinde iyileştirmesiyle olaylar gelişmeye başlar. Bu iri adam doğa üstü güçleri sayesinde kendi içine çektiği hastalıkları ağzından serbest bırakarak hayatına devam edebilmektedir.  Beni en çok etkileyen filmlerden biridir. Özellikle o iri adamın idam edilmesinde benim gözlerimden de yaşlar süzüldü.

 İkincisi ise, alaca karanlık serisi diyorum çünkü bunun birkaç değişik bölümleri var. Ben hemen hemene hepsine baktım. Alaca karanlıkaşk, fantezi, gençlik tarzındaki dört kitaptan oluşan ABD'li yazar Stephenine Meyer tarafından yazılmış roman serisidir. Özellikle romantik film izlemek isteyenlere tavsiye ederim. Normalde vampir filmlerini pek sevmezdim ama bu film benim vampir filmleri hakkındaki düşüncelerimi değiştirdi. İçinde büyük bir aşkın olduğu vampir bir adamla genç bir kızın aşkları için savaşmalarını anlatıyor. Çook romantik bir film tabiki vampir filmi olduğu için içinde aksiyon sahneleri de var.


Üçüncüsü ise sevgili hedefim, Bu filmde de  orta yaşlı münzevi bir hayat yaşayan bir katil, eşsiz öldürücü yeteneklerinin aksine gerçek hayatta ürkütücü bir kadın olan annesini mutlu etmeye çalışan bir evlattan başkası değildir. bu adama yine bir iş verilir bir kadını öldürmesi istenir. Bu kadın ise arsız, hırsız son derece seksi bir kadındır. bu kadınla olan serüvenlerinde o kadına aşık olur ve kadının hayatını bağışlar. Bu  sırada hayatının akışı tamamen değişir.  Buda çok güzel romantik komedi filmidir. Zaman zaman duygulandırıp zaman zamanda güldüren bir filmidir.:)

Hepinize öpücükler.

17 Nisan 2013 Çarşamba

AYAKKABI SÜSLEMESİ VE YENİ CÜZDANLARIM


İyi akşamlar sevgili arkadaşlar, kutlu doğum haftanız mübarek olsun bu haftada bol bol salavatı şerif getirelim. Bir hadiste de...“Kim bana bir defa salât getirirse, Allah da ona on salât 
getirir ve on günahını affeder; on derece yükseltir.” (Nesei, Sehv, 55) dendiği üzere salavat son derece güzel vede söylenmesi ile çok sevap kazanmamızı sağlayan bir hikmettir.

Ben bugün yine, evde kendimce ufak ufak şeyler yapmaya devam ediyorum. İlk olarak sizlere aldığım spor ayakkabılarımı birazcık süsledim, onu paylaşayım. :) Tamam çok rahat ayağımı hiç yormuyor istediğim gibi yürüyebiliyorum ama çok sade gözüktü gözüme, illaki bir yerinde  süs ışıltı olmalı ki daha bir istekle giyeyim.:) Bende o sebepten ne yapsam ne yapsam diye düşünürken gözüme simler ilişti. En uygun renk altın sarısı rengini uygun görüp kafama göre dizayn yaptım. :)


Resimde gördüğünüz gibi..... Nasıl olmuş mu?

................................

Bunlarda yeni yaptığım cüzdanlarım iki tane daha yaptım ben bu modeli çok sevdim yaparken zevk alarak yapıyorum. Bakalım bunları da beğenecek misiniz..:)


Benden bugünlük bu kadar aslında daha paylaşacak çok şeylerim var. Çünkü bu aralar sürekli bir şeyler üretir vede yeni yeni değerlendirme çalışmaları yapar durumundayım. :) Ama malum iki tanede çocuğu olan bir bloggerdende bundan fazlası beklenmez.:) Fırsat buldukça sizlerle paylaşmaya devam edeceğim. İzlemede kalın....

Hepinize öpücükler.

13 Nisan 2013 Cumartesi

DOĞUM GÜNÜM

İyi akşamlar sevgili okurlarım, bugün benim doğum günüm bir yaş daha yaşlandım :(  Kaç oldun derseniz 29 oldum yirmili yaşların artık sonunu yaşıyorum bu sebepten biraz burukluk var. Ama diğer taraftan ise 2 tane kuzuccuklarım var, sevdiğim ve aynı şekilde beni seven bir eşim var diyerekten  de Allah'ıma şükürler ediyorum ki bana böyle güzel vede sıcak bir aile verdiği için, onlarla birlikte yaşamak vede yaşlanmak çoook güzel  (yazar bu arada çok duygulanır... Ve bir an irkilip kendini toplayıp bugün hakkında sizlere ufak olarak fotoğraflarla birlikte özet geçmeye karar verir.)

İlk olarak isterseniz canım kocişimin bana aldığı hediyeyi sizlere göstereyim. Benim şu aralar çok istediğim ama bir türlü alamadığım, alamadım dediysem ya beğenemedim yada çok pahalı geldi o sebepten ertelediğim deri monttan almış :)


Elinde hediye paketi ile geldi :) 

Sonra ise havanında güzelliğini fırsat bilip, hazırlanıp kendimizi dışarı attık. İlk olarak çocuklarla birlikte çocukların ısrarı üzerine hayvanat bahçesine gidip orayı bir güzel gezdik. Bakınız resimlere...:)


Hayvanat bahçesi gezmesinden sonra ise canım kocişim bana hadi birlikte alış verişe gidelim de istediğin başka bir şey varsa onuda alayım diye bizi alışverişe götürdü... Şunu da belirtmeliyim ki benimle birlikte  alışverişe gitmekten de hiç hoşlanmaz :) özellikle benim kolay kolay hiç birşey beğenemediğim zamanlarda hep sıkılıp bir köşede beklediği için pek hoşlanmaz. :) Ama canım benim, sırf beni mutlu etmek için ona dahi razı oldu .:) 


Alış verişe giderken laleleri görünce dayanamayıp orada da birer resim çekindik. :)

Alış verişte de lcw waıkıkı da indirimde olan bir kot cekete de aşık olup onu istedim.
-Aşkım bu benim olmalı dedim oda sağ olsun aldı.:)

Akşam üzeri ise, bir pasta alıp eve döndük. Haa bu arada bugün kuzucuklarda eve boş dönmediler onlarda şu aralar özellikle Emir'in çok istediği galatasaray formasına sahip oldular. :)

Evde ise onlar formalarını bende kot ceketimi giyip bir güzel pastamızı yedik.


Vee böylelikle bir doğum günüm daha geçmiş oldu. Biz çok eğlendik :) 
Allah'ım tüm günümüzü bu şekilde ailemle birlikte mutlu ve huzurlu geçirmeyi nasip eder inşallah. (amin)...

Hepinize öpücükler.

12 Nisan 2013 Cuma

PET ŞİŞESİ KILIFI

Tüm din kardeşlerim Cumanız mübarek olsun… Allah herkese şifa versin, bu güzel gününüz gülümsemelerle biter inşallah… (amin)

Tokideki ses yine araştırma, yine değerlendirme, yine kokoşluk içinde dur durak bilmeden ilerlemekte...:) Bugünde sizlere başlıkta da dediğim gibi pet su şişeleri için kılıf yaptım onu göstermek istiyorum.

Malum park mevsimi açıldı özellikle benim gibi çocuğu olan blogger anneler bilir ki bir parka giderken yanımızda olmazsa olmaz şeyler vardır. Bunların içinde ise su ilk sırada yer alır. Bende o sebepten su şişesini süslü olması ve üstüne üstelik yine bir takım değerlendirme projesi olarak düşündüğüm için bu şekilde bir şey ortaya çıktı.:)


Nasıl olmuş mu? :)

Penguenin beyaz olan kısmını Efe'nin küçük gelen çorabından yaptım gözler hazır satılan oynar göz, burunu,ayaklarını vede papyonun ise yine Efe'nin küçük olan bir polar kazağından yaptım kanatları da aynı şekilde yine bir kazaktan yapıldı. Kanatların içine de biraz elyaf koydum ki daha dolgun vede dik olsun diye.:) Böylelikle evde olan malzemelerle yine bir değerlendirme yapmış oldum. Ve ortaya çıkan şey ise bizim çok hoşumuza giden vede kullandığımız birşey oldu.

Şimdi penguen kılıflı su şişesinde alıp parka gideceğiz....:) O sebepten ben kaçarım. Yine bambaşka fikir ve değerlendirme fikri ile gelmek üzere hoşça kalın.

Hepinize öpücükler.

10 Nisan 2013 Çarşamba

CÜZDANIM VE YAPILIŞI

Merhaba arkadaşlar, nasılsınız? beni sorarsanız morelim biraz bozuk :( azı dişimdeki dolgunun yarısı kırıldı üğğğğ..... Şuanda ağrı yok ama dilim sürekli oraya gidiyor sanki heran ağrımaya başlayacakmış gibi geliyor bu yüzden çok korkuyorum. Sanırım istemeye istemeyede olsa dişçinin yolu yine bana gözüktü.:(

Herneyse artık başa gelen çekilir diyerek bu konuyu kapatıyorum. Ve sizlere bir önceki postum da gösterdiğim cüzdanımın, nasıl yapıldığı arkadaşlar arasında merak edilmişti. Bende onu anlatmak maksadı ile bu postumu hazırlıyorum.

Bu cüzdanımı yukarıdakı resim kolejinden de gördüğünüz gibi süt kutusundan yaptım. Süt kutusunu yapışkanlı kağıtla kaplayarak cüzdan şekli verdim.:) nasıl olmuş mu? aslında ağız kısmına çırt çırt yaparsam daha güzel olur. Ama şuanda evde olmadığı için şimdilik yapamadım ama dışarı çıkar çıkmaz alıp onuda ekleyeceğim.


Buda ikinci cüzdanım bunuda aynen yukarıdakı gibi yaptım. Hatta bugün oğlumun sınıf arkadaşının doğum günüymüş onun için ona verilmek üzere paketlenip okula götürüldü. Şuanda kesin sahibine kavuşmuştur bile...:)


Hoşça kalın.



8 Nisan 2013 Pazartesi

YENİ VAZOLARIM

İyi akşamlar sevgili okurlarım, bugün yine yeni vazo projeleri için karşınızdayım.

Evet yine diyorum çünkü bundan öncede buradan bakarsanız hatırlarsınız ki başka vazo yapmışlığım vardır. İsterseniz sözü fazla uzatmadan yaptığım şeyleri paylaşayım.

İlk olarak, yapmış olduğum bu vazoyu Emir'in oyun hamurunun kabı idi çocuğu olanlar bilir play dohun oyun hamuru, mavi olan ise bir balon balonu paly dohun oyun hamuru kabına geçirdim ve bana küçük şirin bir vazo oldu. Şimdilik içinde sahte çiçek var ama yarın güller çıkınca benimkiler bana sürekli çiçek ve gül toplayıp 'anne senin için topladık' diyerek çiçek verdiklerinde onların çiçeklerini içine koyup saklayabileceğim bir vazom olacak kendisi...:)



Bu kase ise, eminim ki birçoğunuzda vardır fikri mühim kampanyasından gelen bir kase, Kase bizim eve ne yazık ki dayanamadı içi çizilip hafif çatladı. :( Halbuki ben kaseyi çok beğenmiştim onun için atmak istemedim. Bende devamlı gözümün önünde olsun diye kaseyi bu şekilde değerlendirdim.


Nasıl yaptığım sanırım resimden anlaşılıyor.  Resimden de gördüğünüz gibi kaseyi bantla aralıklarla bantladım daha sonra ise kırmızı çiçekleri bant aralarına yerleştirerek sabit olarak kalmalarını sağladım. Vee böylelikle kasem, sürekli gözümün önünde olacak. Çünkü kendisi yemek masasını süsleyen bir obje oldu.

Sizlere aslında bu cüzdanın nasıl yapıldığını da anlatan bir post hazırlamayı düşünüyordum ama daha fazla beklemek istemedim. O sebepten sizlere şuanda nasıl bir şey olduğunu paylaşıp ilerleyen zamanlarda ise nasıl yaptığımı gösteren bir post ile daha net vede açık şekilde olarak bahsederim. (sabırsız blogger) demi ama... ha ha haaaa 


Cüzdan benim eserimdir onu kendim yaptım nasıl olmuş mu kızlar? Benimle fikirlerinizi paylaşırsanız çok sevinirim.


Hoşça kalın.



7 Nisan 2013 Pazar

TOKİDEKİ SESİN SİNEMA KEYFİ (SELAM)

İyi pazarlar, sevgili okurlarım.

Bugün sizlere çocuklardan sonra ilk defa cesaret edip gidebildiğimiz bir film hakkında bahsetmek istiyorum. Şimdi siz 'çocukları bırakıp gidebilirdiniz neden gitmediniz ki sanki' dediğinizi duyar gibiyim. :) Nedenini ben size kısaca açıklayayım çocukları bırakıp gitmeye içimiz el vermedi, onlarla birlikte gitmeye de gözümümüz yemedi:) vee böylelelikle çocuklar büyüsün öyle gideriz diye sürekli erteledik durduk. Haa bu arada evde yine her zaman ki gibi her cumartesi gecesi film izleme saatimiz devam ediyor. Aslında o konuda da yazacak çok şeyim var. Çünkü kayıtlara baktım da sizlere ne zamandan beri izlediğim filmler hakkında hiç post hazırlamamışım. Herneyse artık bundan sonra sevdiğim vede etkisinde kaldığım tüm filmlerden seçmeler yaparak sizlere bir post hazırlarım.

Şimdi de gelelim postun asıl konusuna, bu filmi izlemeden önce fragmanlarından görmüştük ve çok hoşumuza gitmişti izlemeyi çok istiyorduk. Dün Optimuma gidince oradaki sinemaya gidip bu film izlemeye karar verdik ( hıı bu arada bu kararı vermek bizim için hiçte kolay olmadı onuda belirteyeyim.).


Filmi biz ailecek çok beğendik özellikle ben ara ara gözlerimde yaşların süzülmesine engel olamadım.İsterseniz izlemeyenler için konusu hakkında sizlere ufak bir bilgi vereyim. Film de: Harun, Zehra ve Adem adında 3 tane öğretmenin adı geçmektedir. Bu öğretmenler, idealleri uğruna sevdiklerinden, ailelerinden, evlerinden, yurtlarından ayrılarak 3 farklı kıtaya doğru yola çıkarlar. Adem, hamile karısını geride bırakarak binlerce kilometre uzaklıktaki Bosna Hersek'e sıcacık bir selam ve dostluk götürmenin peşine düşer.

Zehra, Harun'un hasretini yüreğine gömerek açlığın ve susuzluğun pençesinde olan Afganistan'a ulaşarak, savaşın gölgesindeki çocuklara yardım elini uzatır. Hizmet aşkıyla yanıp tutuşan Harun ise geçmişini düşünmeden eski bir sömürge devleti olan Senegal'deki karanlığa ışık olmaya gider. Bu üç fedakar öğretmen, gittikleri ülkelerde sadece eğitimci değil, aynı zamanda anne, baba, dost ve arkadaş olabilmek için ellerinden geleni yaparlar.

Filmin konusu kısaca bu şekilde tabi arada çok duygusal vede acıklı sahneler çok oluyor isterseniz onları da anlatmayayım da izlediğinizde gözlerinizle göründe daha bir heyecanlı olsun.

Amaa sizz bana sormadınız :( eee çocuklarla gittiniz de ne oldu durdular mı? Filmi rahatça izleyebildiniz mi? diyerek:)) O zaman ben size siz sormadan cevap vereyim. Emir konusunda zaten bir şüphemiz yoktu bu posttan da hatırladığınız gibi birlikte tiyatroya gitmiştik. Bizim korkumuz Efe den yana idi, ama kuzucuğumun maşallahı vardı eline mısırını alıp sessiz sessiz yedi daha sonra ise daha filmin ilk yarısı bitmeden uyudu kaldı.:) Yani anlayacağınız bizim korktuğumuz başımıza gelmedi :) bundan sonra artık daha sık sinemanın yolları bize gözükür:)

Film bittikten sonra Optimumda gezinirken çekindiğimiz resimlerle sizlere o günkü kombinlerimizi de paylaşıp kaçayım.:)


Çocuklarla benim kombinim bu şekilde idi. Nasıl güzel olmuş mu?  :)


Eeee bizimkilerin kombini konurda kocişin kombini konmaz mı? cık cık çok ayıp ama:) tamam tamam sustum. Buda kocişin kombini...



Hoşça kalın.