28 Haziran 2018 Perşembe

İFŞA ADİLEN SIRLAR KİTAP YORUMU

Yazar: Selvihan Kadıoğlu

Sayfa Sayısı: 367


İFŞA ADİLEN SIRLAR KİTAP YORUMU


Merhabalar arkadaşlar bugün sizlere yaklaşık 3 ay önce okumaya başladığım. Ama kitapta aradığım hazzı bulamadığım için ara ara okumaya ara verdiğim ifşa edilen sırlar kitabının yorumu paylaşmaya geldim. Kitaba ara verdiğim süre zarfında; kitap sürekli gözüme batıyor. Sanki 'beni oku' dermiş gibi geliyordu. Bu ayda da Miray'ı uyuttukça sessiz evde her fırsatta elime alıp, okumaya başladım. Ve nihayet bitirdim.

Aslında yukarıda yazdığıma bakmayın. Kitap okunmayacak derece değil. Hatta çoğu kişi tarafından sevilebilir bile. Çünkü bu kitabın içeriği sosyal medyalarda büyük büyük süslü cümleler yazan kişilerin cümlelerinden oluşmakta.

Bir kadın var. Kadının küçük yaşta, babası başka kadına aşık olduğu için annesini terk eder. Tabi doğal olarak onları da -bir tanede kız kardeşi var-  Kız çocukların babaya ne kadar düşkün olduğunu hepimiz biliriz. Tabi bu durumda o çocuk için bir travma yaratır.

Babası ile ilgili söylediği altını çizdiğim cümleler...

''Babamın kendisi yoktu ama eşyaları vardı etrafta. Dün sabah yüzünü kuruladığı beyaz havlu, mavi çiçekli divanın üzerinde başını koyduğu "kırmızı yastığı, sehpanın üzerinde duran kahverengi tespihi. Hani o neredeydi? Yoktu...
 Mutlu olmanın bir yolu da sevmek ve sevilmekse eğer; diğer yolu da hayata gülümseyerek bakmaktır.

Babam; çocukluk günlerimin vazgeçilmez anılarını oluşturur. İlerleyen zamanlarda da hayatımın gerçeğini. Bilemiyorsun o dönemlerde ne yaşayacağını. Senin için çok değerli hatta herkesten daha çok önemli bir insanın, gün gelipte tek bir kararıyla seni, geçmişini ve o güzel günlerini yakıp yıkacağını. Nereden bileceksin ki. Biz hep birlikte olacağımızı düşünürüz. Herkes gider bir ailen kalır sana. Bunu öğretmediler mi bize? herkes aynı cümleleri kurmuyor muydu? ne büyük yanılgıymış meğer...
gibi....

Küçük yaşta yaşadığı bu talihsiz olay yüzünden sürekli içine kapanık, hiç arkadaşı olmayan biri olan kadın evlenir. Hatta bir tanede çocuk doğurur. Ancak hayat ona her fırsatta şaplak patlattığı gibi çocuğunu kaybeder. Hemen onun ardından da sürekli tartışmalar yüzünden geçimsiz olan evliliği de biter. Kız kardeşi de yurt dışına evlenip gider. Ve  böylece bir annesi ile kalır. Hayatını da tek dert ortağı yoldaşı olan anası da ölünce iyice yalnız kalır.

Neye inanırsan onu yaşarsın derler. Belkide insan ne olursa olsun yaşanan geçmişi geride bırakmak istiyor. Kim bilir, belkide bunu farkına varmadan yapıyorlar. Montaigne derki; ''insan hayatı karasız ve değişkendir. Ufacık bir eylem yüzünden başka bir durumdan bambaşka bir duruma geçiverir'' sanırım doğru söylüyor. Zaten hayatı ıskalayan da, boş veren de, kendine en büyük kötülüğü yapan da kendisi değil midir?

Bir arkadaşının ormanlık bir yerde olan ıssız evinde yalnız yaşayarak hayatını yaşadıklarını sürekli sorgulayarak ölür. Tam bir dram kitabı olan ifşa edilen sırlar kitabında yukarıda da yazdığım gibi çok güzel özlü sözler var. Şimdi kitabı şöyle bir karıştırdım da ne çok altını çizdiğim cümleler, paragraflar varmış. Son olarak o çizdiklerimden bir kaçını daha paylaşıp bu postu bitirmek istiyorum...

İnsan doğası gereği hep daha fazlasını istiyor. Azla yetinmeyi bilmiyor sanırım. Sonunda ulaşamayacağı bir noktayı kendine hedef seçiyor ve hayatının geri kalanını yorgun ve mutsuz geçiriyor.

Başkalarını yargılamakla uğraşan değil, kendini yargılayan insan adaleti öğrenebilir.
Bu yaşlılık ne zormuş.
İnsanların hayatta yapabileceklerinin giderek azalması mı? Yaşlılık.
Yoksa; hayattan geri çekilme mi?
Eskide kalmak mı yoksa?
Yaşamdaki döngünün son devresi. 

Kendini tüketmeyen, varlığını inatla hissettiren duygu. Umut.


Bana Ulaşabileceğiniz Diğer Sosyal Hesaplarım

19 Haziran 2018 Salı

RAMAZAN BAYRAMI VE BABALAR GÜNÜNDEN GERİYE KALANLAR

Nasrettin Hoca, Akşehir'de kadılık vazifesini yürütürken, karşısına iki adam çıkmış.
Nasrettin Hocaya sormuşlar:
- "Hocam, bunca senedir oruç tutuyoruz. Acaba Ramazan-ı Şerif, bizden memnun mu, onu memnun edebiliyor muyuz?"
Hoca cevaplamış:
- "Düşündüğünüz şeye bakın, o mübarek hiç memnun olmasaydı, her sene 10 gün önceden gelir miydi?" 😃
 Umarım Ramazan-ı Şerif Nasrettin Hocanın dediği gibi bizden memnundur...
Bu fıkrayı arife günü sosyal medyada görmüş ve çok beğenmiştim. Sizlerle de paylaşmak istedim.😉

Mübarek Ramazan ayı giderken bizlere hediye olarak bıraktığı Ramazan Bayramını da yaptık. Çok şükür ailecek güzel bir gün geçti. Gerçi benim için ailem ile birlikte olduktan sonra her gün bayram tadında oluyor... 😍

RAMAZAN BAYRAMI KOMBİNLERİ


Kocişkom çocuklar ile birlikte yine sabah erkenden bayram namazına gittiler. Onlar gelene kadar bende evi toplayıp, kahvaltıyı hazırladım. Sonrada 1 aylık Ramazan ayından sonra ilk defa bir masa başında hep birlikte kahvaltı yaptık. Ve bayramlaşıp, hazırlanıp, büyükleri ziyarete gittik.

Bu sene Ramazan bayramı tatili kısa olduğu için şehir dışına çıkamadık. Ankara içi ve ilçesinde bayram ziyareti yaptık.

ANNE KIZ KOMBİNİ

Genç kızken imrendiğim 2 şey vardı.
Biri çocuklarını ikiz gibi giydirmek. Çok şükür rabbim iki tane oğlan verdi. O imrendiğim ikiz gibi giydirmeyi sürekli yaptım. Halen bile onlara bir şey alırken 12 ve 9 yaşı var mı? diye bakıp, öyle alıyorum.

İkincisi ise anne kız giyinmekti. Bu duyguyu yaşayamayacağım diye çok korkmuştum. Ama rabbim kalbime göre verdi. Bana sonradan bir tanede kız çocuğu verdi. Şimdi de kendime ve ona aldığım kıyafetleri uyumlu almaya çalışıyorum. Bu bayramda aynı şekilde anne-kız kombini yaptım. Ben kızımla uyumlu giymekten zevk alıyorum. Umarım oda büyünce aynı şekilde düşünür.

Bayramın 3. günü bildiğiniz üzere babalar günü idi. Babalar gününde çocuklar harçlıkları ile babalarına yaş pasta almak istediler. Ancak bizim mahalledeki pasta hane bayram tatili sebebi ile kapalı olunca pasta alma hayalleri suya düştü. Başka bir şey yapmaya da zaman olmayınca kuru kuru babalar günü kutlamak  zorunda kaldılar.

Gerçi akşam babalarına dondurma ısmarlayacaklardı. Ama babaları akşam boğazı ağrıdığı için onuda yapamadılar. 😊 Anneler gününde de bana çiğ köfte ısmarlamıştılar zaten. 😂

Canım kuzularım bize varlıkları bir armağan. Onların dizimizin dibinde olup;  bize 'anne ve baba' diye seslenmeleri bizim için en büyük hediye. Gerisi teferruat!

Bana Ulaşabileceğiniz Diğer Sosyal Hesaplarım

12 Haziran 2018 Salı

2017-2018 EĞİTİM VE ÖĞRETİM YILI BİLANÇOSU

Bir eğitim ve öğretim yılının daha sonuna geldik. Yine dolu dolu kah eğlenceli, kah hüzünlü, kah çok yorucu, kah hayal kırıklıklı, kah gururlu gibi her duyguyu içinde barındıran bir yıldı.

Bu yılda Emir'im satrançta Sincan 2.si olduğu için okulumuz oğluma bayrak töreninden önce tüm okul önünde iftihar belgesi verdi.


O anlarda müdür elinde mikrofon 'Emir Taha Dönmez!' diye anons geçince çok duygulandım ve heyecanlandım. Benim ismim okunsaydı belki bu kadar heyecanlanmazdım. Ki zaten heyecandan kamera çekecektim; çekmemişim.... 😞

Yukarıda ki şekilde boynunda madalyası, elinde iftihar belgesi ile okul merdivenlerinde oğlumu görmek gerçekten de çok gurur verici bir durum. Rabbim tüm annelere bu duyguyu yaşatsın. Çünkü gerçekten de bu duygu anlatılmaz yaşanır....


 91.174 bir not ortalaması ile yine diğer yıllarda da aldığı gibi takdir belgesini aldı. Ve böylece bu güzel karne ile 6. sınıfa tamamlamış oldu. Darısı 7. sınıfa inşallah. Bakalım 7. sınıfta oğlumu nasıl bir yıl bekliyor olacak? Yaşayıp, göreceğiz....


Ve ikinci kuzum, ak kuzumda 3. sınıfı bitirdi. Karnesini aldığı anda öğretmeni ile çekilmiş bir kare..
Kuzumun karnesindeki tüm dersler ve davranış notları 'çok iyi' idi. Seneye 4. sınıfa geçecek. Artık oda not sistemli bir yılın içinde olacak. Bakalım abisinin gösterdiği başarıyı oda gösterebilecek mi? Ve ilk takdir belgesini alabilecek mi? Onuda yaşayıp, göreceğiz...


Sabah 10.30 Emir'in karne alma töreni vardı. Efe ve Miray ile birlikte Emir abilerinin törenine katılmaya gittik. Bizim küçük hanım ara ara sıcaktan bunaldığı için isyan bayraklarını kaldırıp, ağladı. Sanırım henüz bu tarz yerlere götürmek için çok erken diye düşündüğüm için öğleden sonra 13.30 da olan Efe'nin karne törenine onu götürmedim.

Tüm çocuklar karnelerini aldıktan sonra okul 1. 2. 3. lerine ödüller verildikten sonra tüm çocuklar ellerinde karneleri hep birlikte havada salladılar. Nede olsa o karneyi alabilmek için 10 ay çalıştılar. Belki aralarında bazı notları düşük olan çocuklar vardı. Ama olsundu. Seneye daha çok çalışır ve o düşük notları düzeltirlerdi. Nede olsa her şey not demek değildi...


Şimdi sıra en büyük iş biz analara düşüyor. Evde sıkılan çocuklar için kurs ve aktiviteler bulmak için uğraşacağız... Tüm çocuklara iyi tatiller, Tüm analara bol bol sabırlar dilerim. ;)

Bana Ulaşabileceğiniz Diğer Sosyal Hesaplarım

7 Haziran 2018 Perşembe

GÜLLAÇ TARİFİ

Mübarek Ramazan-ı Şerif ayının bitmesine son bir hafta kala; Ramazanın gülü, Ramazanın olmazsa olmazı olan güllaç tarifini (nihayet) yazmaya geldim. Evet nihayet diyorum. Çünkü ben son 2 yıldır her Ramazan ayında bu tarifi yazmak istiyorum. Ama maalesef ki paylaşmam gereken başka öncelik yayınlar çıktığı için erteliyordum.
Ama ben bu tarifi yazmalıydım. Nede olsa güllaç yapma konusunda üzerime yoktu. Hatta klasik güllaç dışında güllacı farklı şekilde dahi yapmış. Ve çok beğenilmişti. Eeee o zaman daha ne erteliyordum ki. İlk olarak klasik güllaç tarifi ile başlamalıydım.  
diye düşündüm. Ve şuanda tarifi sizlerle paylaşmaya geldim.

GÜLLAÇ-NASIL-YAPILIR

Güllaç Malzemeleri

  • 10 yaprak güllaç
  • 2 litre süt
  • 2 su bardağı şeker
  • Çekilmiş ceviz
  • 2 yemek kaşığı gül suyu (isteğe göre; ben kullanmadım)

Üzeri için:

  • Antep fıstık
  • Kiraz

Güllaç Nasıl Yapılır?

İlk olarak şeker ve sütü bir tencereye koyun. Sonrada ocağın altını yakıp, şeker eriyene kadar ısıtın. Unutmayın güllacın sütü kaynatılmaz. Süt el yakmayacak şekilde olmalı. Süt çok kaynar olursa, güllaç yaprağı hamur olur. Soğuk olsa da güllaç yaprakları yumuşamaz, sert olur.
Süt ısısı yoğurt mayaladığınız ısıda olmalı. 


GÜLLAÇ-NASIL-YAPILIR


Hazır güllaç yaprakları büyük yuvarlak şekilde satılır siz o yaprakları tam ortadan bir mutfak makası ile ikiye kesin. Sonrada bir yaprağın yarısının parlak yüzeyi üste gelecek şekilde tepsi yada borcama koyun. Ben dikdörtgen bir borcamda yaptım.

Sonrada hazırladığınız sütlü karışımı bir kepçe ile her tarafına gelecek şekilde güllacın üzerine dökülür. Sonra diğer yarısı da, aynen parlak kısmı üste gelecek şekilde diğerinin karşı tarafından üstüne konulur. Kepçe ile yine süt alınıp, yavaş yavaş üzerine dökülür. Bu şekilde her yaprağın arasına sütü yavaş yavaş dökün. Benim güllaç yaptığım borcam dikdörtgen olduğu için her tarafına eşit gelecek şekilde güllaç yapraklarını bazen tam ortadan ikiye keserken bazende dört parça şeklinde kestim. Döşeme işi sizin hazırlayacağınız kaba göre değişir.

Orta kata gelince ceviz serpin. Lezzet olarak güzel oluyor. Ancak o zaman güllacı hazırlayınca 2-3 saat sonra hemen tüketmeniz lazım. Yoksa diğer türlü güllacın beyaz görüntüsü cevizin verdiği renk ile bozulur. 1 gün bekletecekseniz cevizi arasına değil, servis yaparken üzerine serpiştirin.

Tüm güllaç yapraklarını özen ve itinayla tek tek sütle ıslattıktan sonra tatlınızı dinlenmeye bırakın. Bu esnada güllaç tüm sütü çekip, güzel bir görüntü ve lezzette hazır olur.

GÜLLAÇ-NASIL-YAPILIR

Özellikle davet sofralarına çok yakışıyor. Çünkü biz millet olarak davet sofraları için ağır ana yemekler hazırlarız. Ağır yemeklerin üzerine şerbetli bir tatlı yerine mis gibi sütlü güllaç daha hafif olduğu için, çok yakışıyor.

Tek kötü tarafı tek dilim size, hatta tüm güllaç severlere yetmez. Hemen peşinden: ''Acaba başka güllaç kaldı mı? Bir dilim daha rica edebilir miyim?'' olur. :)

Buyrun bu son dilimde siz değerli okurlarım için, afiyetler olsun!

Yapacak olanlara şimdiden kolay gelsin ve afiyetler olsun...

Bana Ulaşabileceğiniz Diğer Sosyal Hesaplarım

4 Haziran 2018 Pazartesi

KARNE HEDİYESİ SEÇİMİ

Merhabalar arkadaşlar;

Bu hafta bildiğiniz üzere okullar yaz tatiline giriyor. 2017-2018 eğitim ve öğretim yılı bitiyor. Bir yıl boyunca yoğun bir tempo ile ders çalışan çocuklara emeklerinin karşılığı olarak, yaz tatili onlar için en büyük hediye olacak. Ancak bu ödülü bildiğiniz üzere milli eğitim onlara veriyor. Peki ya biz ebeveynler onlara nasıl bir hediye almalıyız?


Karne hediyesi alınmalı mı? Yoksa alınmamalı mı?


Karne hediyesini her dönem arkasında alınmasına karşıyım. Çünkü böylece çocuklar bilirler ki derslerinde başarılı olursa onu güzel bir karne hediyesi bekliyordur. Bu sebepten derslerine daha sıkı ve azimli olarak çalışır. Evet başarıyı elde eder; ancak bu elde ettiği başarıyı kendisi için değil. Ebeveyni için elde etmiştir. Buda çok yanlıştır. O sebepten ben çocuklara dönem başında yada içinde:

Oğlum derslerinizde başarılı olursanız, takdir alırsanız sizlere güzel bir karne hediyesi alacağım. Yada çok istedikleri bir oyuncağı, tableti,telefonu... alacağım diye söz vermem. Aksine elde ettikleri başarıyı kendileri için elde ettiklerini. O aldıkları takdiri bana değil. Kendileri için aldıklarını her dönem uzun uzun anlatırım. 
Çocuklarım bilirler ki güzel karne ile gelirlerse onları çok büyük bir hediye beklemiyor. Ancak onların başarısı ile mutlu olan ebeveynleri onları mutlu etmeyi de ihmal etmezler. Nede olsa hediye almayı kim sevmez ki? Bu soruyu kendime ve çevreye sık sık sorar sonra cevabını 'herkes hediye almaktan hoşlandığı' şeklinde alınca bende o günkü maddi imkanlar çerçevesinde onları mutlu edecek bir hediye alırım. Misal geçen sene onlara karne hediyesi olarak amcası onları bir gün boyunca keyiflerince gezdirip, yedirip-içirip eğlendirmişti.

Anneler günü, babalar günü, öğretmenler günü vb günlerde de olduğu gibi karne gününü de 'karne hediyesi' tüketim çılgınlığına dönüşmemeli. Onun yerine onun karnesine bakıp, sonrada ona sıkı sıkı sarılarak  ''Seninle iftihar ediyorum. Senin başarın ile bende mutlu oluyorum.'' diyebilmeliyiz. Çünkü çocuklar hediyeden önce takdir edilmek daha sonra kendi imkan çerçevemizde küçük bir kalem dahi olsa hediye almak gerekiyor.

Karne hediyesi ne olabilir?


Karne hediyesi ne olabilir?

Bu yıl 12 yaşını dolduran Emir için bir cep telefonu almak şart oldu gibi. (Bu konuyu ayrıca, başka bir yazıda uzun uzun değinmek istiyorum) Onun için ondan habersiz olarak cep telefonlara bakıyorum. Onun yaşına uygun bir akıllı telefon almak için. Araştırmalarım sonucu Media Markt sitesinde karne hediyesi şeklinde hazırlanmış birçok hediye seçeneği olduğunu gördüm.

Sizlerde çocuklarınızı bu yıl benim gibi mutlu etmek istiyorsunuz; ancak ne alacağınıza karar vermediyseniz. Ve karne hediyesi ne olabilir diye araştırma içindeyseniz. O siteye bir göz atmanızı öneririm. Oyun konsolundan, fotoğraf makinesi, akıllı saat gibi çocukların hediye almak ile mutlu olabilecekleri tüm seçenekler var. Üstelik her kesin ve bütçeye uygun geniş ürün yelpazesine sahip.


Bana Ulaşabileceğiniz Diğer Sosyal Hesaplarım