29 Mart 2019 Cuma

TANIŞMA YIL DÖNÜMÜ (15. YIL)

Tekrardan merhabalar okurlar; devamlı olarak yazdığım üzere burası benim sanal günlüğüm hayatımda özel günleri, saatleri, dakikaları hatta anları paylaşmayı çok seviyorum. Sanki hayat kumbaramdan birikim yapıyormuşum gibi geliyor. Hani bazı günler vardırya o günü saklamak istersin. O anı hiç unutmamak için; arada çıkarıp, o anı sevip, koklayıp tekrar kaldırmak istersin ya işte öyle günleri ben buraya kaydediyorum. Arada açıp, o günleri tekrar hatırlayıp, maziye yolculuk yapıyorum. Bence çok güzel sizde yapsanıza!...  ;)

tanışma yıl dönümü kutlaması

27 Mart bizim eşimle lk tanışma, sevgili olma günümüzdü. Dile kolay koskocam 15 yıl geçmiş üzerinden; halbuki o günleri konuşurken sanki dün gibi halen heyecanlanıp, mutlu olurum. Ama rakamlara bakınca bir bakıyorsun ki; üstünden o günlerin tam 15 yıl geçmiş. 

Ben bu yılda o gün işim yoğun olduğu için masa hazırlayamadım. Ama hemen en lezzetlisi ve en basitinden bisküvili pasta yapıp, mumumuzu birlikte üfledik. İnşallah bu şekilde yan yana nice çok mumlar üfleriz... (amin)

Diğer tanışma yıl dönümü yazılarımız için tık tık.

Bana Ulaşabileceğiniz Diğer Sosyal Hesaplarım

26 Mart 2019 Salı

SLEEPY KÜLOT BEZ DENEMEMİZ

Merhabalar sevgili blog okurları, bugün sizlere geçen cumartesi günü gelen sleepybebeklerkulubünden gelen külot bez hakkındaki yorumlarımı paylaşmaya geldim. Ürün elime ulaşınca kocaman paketi ve içeriğine bayıldım. Hatta kızımla hemen bir konsept belirleyip fotoğraflar dahi çektik. ;)
 Kızımın cildi çok hassas olduğu için öyle kokulu bezler pek ona göre değil. Hemen pişik yapıyordu. O sebepten bez alış verişinde önceliğim saf olması, kokusuz olması, naturel olması oluyor.

sleepy külot bez yorumu

Kızım 2 yaşına yaklaştığı bu dönemde çok hareketlendi. Artık öyle eskisi gibi ''Hadi kızım altını değiştirelim'' deyince; önüme yatıp, bezini değiştirmemi beklemiyor. Ne zaman ki: ''Kızım altını değiştirelim'' dersem hemen köşe bucak kaçıyor. Onu ikna edip, bezini değiştirmek benim için çok zorlu bir süreç olmaya başladı. Bu külot bez sayesinde kızımı yatırmadan ayakta kolay şekilde bezini takıyor olmam benim için büyük kolaylık...

Seleepy naturel külot bez Türkiye'de ilk ve tek. Doğal bambudan elde edilen emici liflere ve saf suyla dokunmuş yumuşacık liflere sahip. Islaklık göstergesi mevcut. Paraben, losyon, parfüm ve renklendirici bile içermeyen iç yüzeyi var. Anneler için bez değişimi rahatlığı ve bezin yan bantlarından rahatsız olan bebekler için de konfor ve rahatlık sağlıyor. Kıpır kıpır bebekler için tasarlanmış muhteşem bir ürün. 6 numaraya kadar var. Üstelik helal ve vegan sertifikası da bulunuyor.

Ben bebekleri benim kızım gibi kıpır kıpır olan annelere sleepy naturel külot bezi öneririm Bu bez sayesinde artık bez değiştirmek çok kolay; yan bantlarından yırtıldığında kolayca açılıyor ve sert bantlarının olmaması bebekler için rahatlık sağlıyor.6 numaraya kadar üretilmesi çok iyi bez bırakma sürecine kadar artık #sleepykülotbez yanımızda 😊

Bana Ulaşabileceğiniz Diğer Sosyal Hesaplarım

19 Mart 2019 Salı

Bayat ekmekli yeşil mercimek köftesi tarifi

 Merhabalar arkadaşlar bloğumun taslağında uzun süredir bekleyen bir tarif ile geldim bugün... Bayat ekmekli yeşil mercimek köftesi tarifi! Biliyorum ki aranızda bazı takipçilerim benim bayat ekmekli tariflerimi yapıyor, hatta çok beğeniyorsunuz. Eee o zaman bunuda yapın. Hatta bunu sadece bayat ekmekleri değerlendirmek için değil. Vejeteryanlarda yapabilir. Çünkü yeşil mercimek et yemeyen kişilere çok güzel bir alternatif.
Bayat ekmekli yeşil mercimek köftesi nasıl yapılır?

Bayat ekmekli yeşil mercimek köftesi malzemeleri

  • 1 su bardağı yeşil mercimek
  • 2, 5 su bardağı su (mercimeği haşlamak için)
  • 1 yumurta
  • 1 adet soğan (rendelenmiş)
  • 1 büyük diş sarımsak (rendelenmiş)
  • 2 yemek kaşığı bayat ekmek kırığı
  • Bir avuç kıyılmış maydanoz
  • 1 çay kaşığı tuz
  • 1 çay kaşığı karabiber
  • 1 çay kaşığı kimyon

Kızartmak için; 

  • 3/4 su bardağı sıvı yağ (1 su parmağından iki parmak eksik)


Bayat ekmekli yeşil mercimek köftesi nasıl yapılır?


Yeşil mercimekler diri kalacak şekilde suda haşlanır ( koyduğunuz su kaynar olmasın). Kaynamaya başladıktan sonra (10 DK) daha kaynatmanız yeterli.  Mercimekleri süzelim ve 5 dk soğumaya bırakalım. Soğuyan mercimeklerimizi robotta kum haline gelecek şekilde çekelim. 

Bayat ekmekli yeşil mercimek köftesi nasıl yapılır?


Çekmiş olduğumuz mercimeklerin üzerine yumurtamızı, kıyılmış maydanozu, soğan ve sarımsak rendesini, bayat ekmek kırığını ve baharatlarımızı ekleyelim. Güzelce yoğurarak malzemeleri birbirine yedirelim. Yoğurmuş olduğumuz harca köfte şeklini verelim. Ve kızgın yağda arkalı önlü kızartalım.

Yapacak olanlara şimdiden kolay gelsin ve afiyetler olsun...


Bana Ulaşabileceğiniz Diğer Sosyal Hesaplarım

15 Mart 2019 Cuma

BİR GENÇ KIZIN GİZLİ DEFTERİ KİTAP YORUMU

Yazar: İpek Ongun

Sayfa Sayısı: 263

Yayın Evi: Artemis 

BİR GENÇ KIZIN GİZLİ DEFTERİ KİTAP YORUMU

Merhabalar sevgili okurlar; bugün sizlere İpek Ongun'un bir serisinin ilk kitabı olan ''bir genç kızın gizli defteri'' kitap yorumunu paylaşmaya geldim. Kendisini geç keşfettim. Çünkü serisi 90 lı yıllarda çıkmış. Ancak ben sokakta kitap satıcısında görüp, merak edip satın almam sonucu bu yazarı tanıdım. İyi ki de tanımışım. Kalemi çok akıcı. Sıradan bir kızın hayatını bize öyle bir sunmuş ki sanki arkası yarın dizi izler gibi kitabı büyük bir merak ve arzu ile okuyorsun.

İsterseniz sizlere kitaptaki kişileri tanıtayım;
Serra, başrolümüz. İlk başlarda kilolu, sivilceli öz güveni olmayan bir kız olsada sonradan değişiyor. Aynı zamanda da bir kitap kurdu :) 
Sırma, Serra'nın kuzeni. Biraz kokoş ve havalı bir tip ama onu da çok seviyorum.
Ayşegül, Serra'nın Ankara'daki en iyi arkadaşı. Güzel ve iyi bir kız. 
Atasay, Serra'nın ilk aşkı. İlk başta Serra'yı fark etmese bile Serra değişince peşinden koşuyor ama artık Serra pas vermiyor.
Cüneyt, Atasay'dan sonra Serrra'nın hoşlandığı tip, sonradan sevgili oluyorlar. 
Zeynep ve Tümay, İzmir'den Serra ve Sırma'nın arkadaşları. Çok iyi, güzel ve komik kızlar. Tümay yüzücü. 
Bora,Sırma'nın sevdiği havalı çocuk. 
Serpil,o da Bora'yı seviyor ve Sırma gibi kokoş.
Selin Abla, üst sınıflardan çok tatlı biri.
Özge Ağabey, adının kız adı olmasına biraz şaşırdım :D O da üst sınıflardan ama biraz sert bir tip.

Kitaptaki baş karakter olan Serra'nın tuttuğu günlük olarak ele alınmış bir kitap. Günlük tutmayı çok sevdiğim için ben zevkle okudum. Bence sizlerde heleki genç kızlar bu kitaba bayılacak ben hemen oğlumun sınıfındaki bir kız arkadaşına kitabı okuması için vereceğim. Bence sizlerde genç kıza hediye almanız gerektiği anda bu kitabı tercih edin. Kitap gerçektende çok güzel bir solukta okunup bitecek cinste ilerleyen kitaplardan. Ben zevkle okudum. Hatta şuanda serinin diğer kitaplarını okuma arzusu içindeyim....


~Kitaptan alıntı~

Sevgi, dünyanın en güzel duygusudur. Sevmeyen insanlar yaşam boyu katı ve hoşgörüsüz olurlar. Birini, bir şeyleri sevebiliyorsan, utanacağına kendinle gurur duymalısın.
Duygudan yoksun akıl ,topaldır.
Akıldan yoksun duygu, kördür...
Kitabı okuyalı çok oldu hatta bu kitabı bitirdikten sonra okumaya başladığım kitabı dahi yarı yaptım. Ancak buraya yazmak biraz geç oluyor. Malum zaman ve emek istiyor blog yazmak o sebepten biraz geç oluyor. Ama illaki yazıyorum. Nede olsa burasıda benim günlüğüm. ;)


Bana Ulaşabileceğiniz Diğer Sosyal Hesaplarım

12 Mart 2019 Salı

TASARIM ÇİKOLATALAR - TATLİSTAN

Çikolataya kadın-erkek; çoluk-çocuk herkes bayılır. Çikolata, hayatımızın vazgeçilmez lezzetlerinden biri. Pastalarda, kurabiyelerde, kahvaltıda hatta Türk kahvesi yanında bile sürekli olarak tüketiriz. Çikolata İnsanoğlunun hayatına 4000 bin yıl önce Honduras'ta yaşayan yerliler tarafından kakaonun bulunmasıyla girmiş. O yıllarda kakao çekirdeklerini kullanarak lezzetli bir içecek yapan yerliler, Şimdilerde ise hayatımızda önemli bir yer eden bu muhteşem lezzeti bulmuşlar. Tabi o yıllar da bu kadar harika bir lezzetin buluşunu yaptıklarının farkında değillerdi...

TASARIM ÇİKOLATALAR

Günümüzde ise salgıladığı endorfin sayesinde mutsuz, üzgün bir insanın dahi bir dilim yemesi ile mutlu olmasını sağlıyor. Nisan ayı demek bizim için kutlama ayları demek doğum günleri ve 23 Nisan bu ayda olduğu için hediye seçimi yapmak zorunda kalıyoruz. Böyle günlerde hediye seçimi yapmakta zorlandığımız bu günlerde bence bu çikolatalardan yana kullanmak en güzeli.... Yeni keşfettiğim mutluluklar ülkesi olarak düşündüğüm tatlistan bir harika! Burada yok yok...
Doğum günü çikolataları, tıp bayramı çikolataları, sevgiliye çikolata, bebek çikolataları, söz ve nişan çikolataları gibi daha nice kutlama ve özel günler için  tasarım çikolata çeşitleri var.

TASARIM ÇİKOLATALAR

İnsan bu siteyi gezerken ağzı sulanıyor. Görüntüsü ile dahi sanki yemiş gibi seni hülyalara daldıran bir site. Üstelik yukarıdaki fotoğraf karesinde de gördüğünüz gibi özel mesajlar içeren bir paket siparişi verebilir. Yada yeni evlenecek gençler resimli çikolatalardan yaptırabilirler.

Hediye almayı kadın erkek herkes bayılır. Hele ki bu hediye tatlistan sitesindeki gibi harika lezzette özenle hazırlanmış ve paketlenmişse en suratsız insanı dahi güldürüp, mutlu edebilirsiniz. Yani bana bu şekilde paket gelse o çikolataları yemeden mutlu olurum. Çünkü lezzet olarak damakları zaten şenlendirecek katkısız madde içeriyor. Ancak kişiselleştirilmiş hediye paketleri ve çikolata çeşitleri ile yemeye kıyamayacağınız görüntülere sahip. Daha önceden de yazdığım gibi ben siteyi gezerken ağzım sulanarak, hayranlıkla gezdim. Bence sizlerde gelin bir bakın. Sizin düşündüğünüz şekilde yada hiç hayal dahi edemeyeceğiz çeşitte tasarım çikolatalar ile karşılaşırsınız.



Bana Ulaşabileceğiniz Diğer Sosyal Hesaplarım

5 Mart 2019 Salı

KÜÇÜK PRENS KİTAP YORUMU

Yazar: Anoine de Saint-Exsupery

Çeviri: Kemal Yılmaz

Sayfa Sayısı: 119

Baskı Yılı: 2016

Yayın Evi: Parıltı yayıncılık

KÜÇÜK PRENS KİTAP YORUMU


Küçük prens kitabını ilk Emir'in Türkçe öğretmeni ödev olarak verdiği için ona aldık. Kara kuzum okudu, hatta ak kuzum dahi okudu. Bloglarda ve instagram sayfalarında çok yaygın hatta övgü ile bahsedilen bir kitap olunca bende okumak istedim. Ve burada da paylaştığım üzere okumaya başladım. Kitap kısa bir kitap olunca; su gibi akıp gidiyor. 1-2 günde bilemedin 1 haftada okuyup bitecek cinsten bir kitap. Kitabı okurken hatırladım ki bu kitabın eski baskısı bizde de vardı. Orta okul herhalde onda tam net değilim; ama okumuştum. Demek ki o yıllarda beni fazla etkilememiş ki, okuduğumu unutmuşum. Zaten blog yazmayı da bu sebepten çok seviyorum. Böylece her okuduğum kitabı kaydetmiş. Her önemli günlere burada yer verdiğim için zaman geçtikçe unutulunca; hemen açıp, okuyup o anları hatırlıyorsun...

Neyse biz küçük prense gelelim. Küçük prensin yaşadığı gezegeni bulan pilot ilk çizdiği resmi büyüklerin anlamaması sonucu resim çizme arzusunun gitmesi benim küçüklük yıllarımı anımsattı. Bende küçükken saçma sapan şeyler çizer ve büyüklere gösterirdim. Ama kimse önemsemez hatta ne çizdiği anlamazlardı. O yüzden bende resim çizme olayını bıraktım. Ama bak halen içimde bir yerde o duygu yaşar. Arada kabarır, bende çizer-boyarım. Sonra o duygu tekrar sönünce yine vazgeçerim...

Pilotun kaza yapması sonucu yolları kesişen küçük prens. Büyüklerden çok içindeki çocukluğu öldürmüş sıradanlanmış büyükleri yargılıyor. Küçük Prens'in en sevdiğim özelliği ise durmadan sorular sorması ve cevabını almadan da rahatlamamasıydı. Öğrenmenin sonu olmadığını göz önüne alırsak, soru sormak, meraklı olmak çok güzel ve gerekli bir özellik bence.

Kitaptan alıntılar;

"Sahibi olmayan bir elmas bulursan, o elmas senindir. Sahibi olmayan bir ada bulursan, o da senindir. Bir buluş yaparsan patentini alırsın, buluş senin olur. Madem ki yıldızlara sahip olmak benden önce kimsenin aklına gelmedi, yıldızlar benimdir."

"Kendini yargılamak başkalarını yargılamaktan daha güçtür. Kendini yargılamayı başarabilirsen gerçek bir bilgesin demektir."

"İnsan ancak yüreğiyle baktığı zaman gerçeği görebilir. Gerçeğin mayası gözle görülmez."

Büyükler sayılara bayılırlar. Yeni bir arkadaş edindiniz diyelim: Onun hakkında hiçbir zaman asıl sormaları gerekenleri sormazlar. “Sesi nasıl?” demezler örneğin, ya da “Hangi oyunları sever? Kelebek koleksiyonu var mı?” diye sormazlar. Onun yerine “Kaç yaşında?” derler. “Kaç kardeşi var? Kaç kilo? Babası kaç para kazanıyor?” Ancak bu sayılarla tanıyabileceklerini sanırlar arkadaşınızı. Eğer büyüklere, “Güzel bir ev gördüm, kırmızı tuğlalı, pencerelerinden sardunyalar sarkıyor, damında ise kumrular var.” derseniz, nasıl bir evden söz etmekte olduğunuzu bir türlü anlayamazlar. Ne zaman ki onlara, “Yüz milyonluk bir ev gördüm.” dersiniz, işte o zaman size, “Oo, ne kadar güzel bir evmiş!” derler gözlerini koca koca açıp.


Tüm satırların altını çizmeye hevesliyim, ancak bu masalı iki kelimeyle hatırlıyorum ben: büyükler ve fil yutmuş boa yılanı. Küçük Prens, büyüklerin tuhaf, anlaşılamaz, saplantı haline gelmiş alışkanlıklarına hayret ediyor. Ancak şu bir gerçek ki yaş ilerledikçe hepimiz büyüklüğün bazı hastalıklarına tutuluyoruz. Bu kitap da diğer büyüklerle değil içimizdeki bazı “büyüklerle” uğraşıyor zaten. Büyümek sorun değil de içindeki çocuğu muhafaza ederek büyümek mesele işte. Öyleyse içindeki çocuğa sıkı sıkı sarılan büyükler olalım biz de. NE DERSİNİZ? 😉

Bana Ulaşabileceğiniz Diğer Sosyal Hesaplarım