28 Kasım 2017 Salı

Çalıkuşu Kitap Yorumu

Yazar: Reşat Nuri Güntekin

Sayfa Sayısı: 541

Yayın Evi: İnkilap

Çalıkuşu Kitap Yorumu

Çalıkuşunu ilk ilkokul 3. sınıftayken okumuştum. O yılda okuduğumda kitaptaki konuya bu kadar hakim değil. Yüzeysel şımarık bir kız çocuğunun hikayesi olarak algılamıştım. Ancak 10 yaşındaki bir kız çocuğuyken de sevmiş ve bu yazarın diğer bir kaç kitabını daha okumuştum.

Usta yazar gerçekten de o kadar güzel kaleme almış ki. 10 yaşında ki kızda 20 yaşında hatta 30-50 ve 60 yaşındaki yetişkinde okuyunca,  kitaptan zevk alarak okur. Ancak kitapta aldığı tat ve lezzet çok farklı oluyor. 10 ve 30 yaş arasındaki fark gerçekten de çok farklıydı.

Hatta bir ara kaç senesinde hatırlamıyorum; ancak TRT 1 de yayınlanan Aydan Şener'in canlandırdığı Çalıkuşu dizisi vardı. Sonra yakın zamanda çok kısa sürse de Fahriye Evcen ve Burak Özçivit in canlandırdığı dizisi vardı. Sanırım en son yayınlanan Fahriye'nin canlandırdığı dizi daha çok hafızamda kalmış olsa gerek ki; Bu okuduğum Çalıkuşu romanında Feride karakterini okurken gözümün önüne Fahriye Evcen, Kamran karakterinde ise Burak Özçivit geldi. Halbuki kitaptaki kamran sarışın ve renkli gözlü olarak tasvirleniyordu....

Çalıkuşu Kitabının konusu


Kitabın baş karakteri olan Feride yani namı değer Çalıkuşu; Küçük bir çocukken annesini kaybeder. Bunun üzerine asker olan babası ile farklı şehirlerde dolaşır. Küçük yaşta annesiz kalmanın vede devamlı dört bir yanı askerlerle dolu olan ortamlarda yetişmenin sebebi ile hırçın bir çocuk olmuş. Babası bu durumdan rahatsız olup, düzgün bir hayatı olsun diye anneannesinin yanına bırakır. Ona bakan anneannesin de ölmesi üzerine babası başka kimseye yük olmasın diye yatılı bir Fransız mektebine yazdırır. Tatillerde teyzesinin yanında olan Feride, teyze oğlu Kamran ile sürekli çatışır. Ancak bu Kamran'a olan hırçınlığının ona olan aşkı olduğunu ilk başta kendine dahi itiraf edemez.

Yarı çocuksu, yarı şımarık hallerinden Kamran da çok etkilenir. Oda aynı şekilde Feride'ye aşık...
İki aşık en sonunda okulun bitmesine 1 sene kala nişanlanırlar...
Teyzeleri düğün hazırlığı yaparken ansızın gelen davetsiz misafir sayesinde öğrenir ki: Nişanlısı Kamran onu sarı çiçek adını taktığı bir kadınla aldatmış. Bunun üzerine konaktan hiç kimseye haber vermeden valizini alıp, çıkar..

Bu verdiği ani karar neticesinde Anadolu'nun ücra köşelerinde muallimlik yapar. Oralarda yokluk ve sefalet içinde tek başına muallimlik yaparken. Anadolu insanın yalnız başına genç ve güzel bir kızın yaşamasına verdiği tepkiler. Ve her şehirde ona İpek böceği, Gülbeşeker gibi farklı lakaplar takılmış olmasına kadar bir sürü ani ve serüven yaşar. Anadoluda muallimlik yaparken sizlerde onunla birlikte o dönemin şart ve zorluklarını iliklerinize kadar hissedeceksiniz.

Aşkı, sevgiyi, öfkeyi, ızdırabı ve dönemin insan özelliklerini detaylı ve sıkmadan anlatan kitap içine sizi aldığı gibi bırakmıyor. Muhteşem, beni duygudan duyguya sürükleyen bir kitaptı ve hala okumamış olanlara tavsiye ederim , mutlaka okuyun.

23 Kasım 2017 Perşembe

MANAVGAT ŞELALESİ (Antalya Gezisi. 4. Kısım)

Merhabalar sevgili okurlar;
Bugün sizlere Hamile Antalya Gezi yazısının son kısmını paylaşmaya geldim. Paylaşacağım yer: Antalya'nın büyük şehirlerinden biri olan Manavgat ilinde yer alan Manavgat şelalesi!...



MANAVGAT ŞELALESİ

Manavgat ili ile özdeşleşmiş bir doğal güzellik olan Manavgat şelalesi; Manavgat'ın 3 km. kuzeyinde yer alıyor. Giriş ücreti 5 TL

 
MANAVGAT ŞELALESİ


Manavgat şelalesi, yüksekliğinden ziyade genişliği ile ünlü bir şelale. Bu şelalelin 3 bilemedin 4 metre bir yüksekliği var. (zaten fotoğraflarda da görüyorsunuz) Ancak geniş bir şelale olduğu için öyle gümbür gümbür bir sesi var ki; harika!


MANAVGAT ŞELALESİ


Şimdi bu postu yazarken içimden: ''Keşke şelalenin sesinin videosunu çekseydim'' diye geçirdim. Çünkü sesi görüntüden daha büyük ve yoğun. Hatta ilk gördüğünüzde 'Bu kadar alçaklıkta akan sudan nasıl bu kadar ses çıkıyor?' diye bir şaşırıp, sağına soluna bakıp. Başka alışa gelmiş deha sal yükseklikte şelale arıyorsunuz... Ancak boşuna bakınmayın. Yok! 😝

MANAVGAT ŞELALESİ


Yeşilin ve mavinin en muazzam tonları, göz okşayıcı hoş manzaralar oluşturmuş. O sebepten fazla yüksek olmamasına rağmen, sayısız yabancı ve yerli turist çekiyor. Çünkü renk aroması gerçekten de görülmeye değer... (Yukarıdaki fotoğrafın fonundaki görüntü; sizce de harika değil mi?)


MANAVGAT ŞELALESİ

Son olarak ailecek bir selfi ile biz Manavgat şelalesi gezimizi bitirdik. Hatta bu Manavgat şelalesi gezisi ile Antalya gezimizde bitmiş oldu.

Bir gezi yazısı dizisinin daha sonuna geldik... Başka şehirlerin gezi yazısı dizisinde görüşmek dileği ile hoşça kalın...


9 Kasım 2017 Perşembe

ANTALYA KALE İÇİ YAT TURU (Antalya Gezisi 3. Kısım)

Antalya'ya kadar gelipte tekne turlarına katılmadan dönmeyelim dedik. Ve arabanın dümenini dönüş yolunda iken; Antalya'ya merkeze çevirdik. Ufak çaplı bir araştırma sonucu, öğrendik ki: Antalya merkezde kale içinin aşağısında yat limanı varmış. Bu limandan günü birlikte özel yat seyahatleri oluyormuş. Bizde telefonun navigasyonu ile kale içine girdik. Lakin bu kale içi tıp ki Ankara kalesinin çevresi gibi dar sokaklar ve eski tarihi evlerden oluşuyormuş. Tabi bu evlerde halen oturan kişilerde olunca araba ile kale içinden geçmek imkansız gibi. Geri dönelim desen dönmekte imkansız. Artık etraftaki insanlara sorunca araçlar için ayarlanmış özel bir park alanı olduğunu öğrendik. Ve zar zor oraya gidip; arabamızı park ettik. Buradan Antalya kale içi yat limanına gidecek olan kişilere tavsiyem arabanızı kesinlikle kalenin içine sokmayın! Biz bir hata ettik, siz etmeyin!



ANTALYA KALE İÇİ YAT TURU


Antalya yat limanı olarak anılan yer ise bir zamanlar Antalya şehrinin limanıymış. Türkiye'nin güney kıyısında Mersin'den sonra gemilerin yanaşabileceği 2. büyük limanmış. Günümüzde ise; bu limandan sadece yatlar yaralanmakta. Özellikle kıyıya bağlanmış günübirlik çevre gezisi yapılan yatlar ile dolu...

ANTALYA KALE İÇİ YAT TURU



Zaten siz limana inince her yatın kenarında bir çığırtkanın: ''hemen kalkıyoruz!'' diyerek müşteri topladığını göreceksiniz. Orada ki yatlardan çocukların ilgisini çeken bir yata  ücretimizi ödeyerek biletimizi aldık. 

ANTALYA KALE İÇİ YAT TURU


Çocuklar yatın içinde ilk başta biraz ürktüler. Lakin bir 10 dakika kadar sonra alışıp, bizlere pozlar dahi verdiler. Bu yat gezide; sanırım yüzmekten sonra en çok hoşlarına giden ve hatıralarında kalan anı olarak kalacak herhalde... Çünkü şuanda bile onlara '' Antalya gezisinde neler yaşadık. Hatırlıyor musunuz?'' diye sorunca hemen ''Anne ne çok yüzdük. O su kaydırağın da kaymak çok eğlenceli idi. Diye bir başlayıp, Antalya da bindiğimiz tekne ne kadar eğlenceliydi. Suyun üstünde gitmek harika bir duyguymuş'' diye cümlelerini bitiriyorlar.

ANTALYA KALE İÇİ YAT TURU

Benim için ise 1 saatlik yat turu kısa geldi. Tam doyamadım. Resmen tadı damağımda kaldı. Ama yinede azda olsa yaşadık diyede hatırımda kalan en güzel Antalya gezi anımdı. Bize bu duyguyu yaşattığı için kocişkoma bir kezde buradan teşekkür etmek istiyorum. ''Aşkım çooook teşekkürler! Devamını bekliyoruz ha, ona göre ;) ''

ANTALYA KALE İÇİ YAT TURU

Antalya kale içinde kesik minare vede Hıdırlık tepesi olarak anlılan iki tane tarihi yerler var. Ancak havanın çok sıcak olması vede benim hamile olmam sebebi ile oraları gezemedik. Hatta yukarıda ki fotoğrafta arka tarafta gözüken bayraklı kale gibi olan yer Hıdırlık  tepesiymiş. Bizzat içlerine gidip, gezemedik ama araba ile giderken kesik minarenin önünden geçtik. Şimdi fotoğraflara baktım; ama maalesef ki oranın fotoğrafını çekmeyi atlamışım.

Bizim Antalya kale içi yat turu gezimiz bu şekilde oldu. İstanbul feribot gezisi yazımı okumak isterseniz de sizleri buraya alayım.

7 Kasım 2017 Salı

Miray Su 6 Aylık

Benim kusmuklu prensesim yaşını yarıladı ya!!! Şuan düşününce bir tuhaf geliyor. İnanamıyorum. Sanki şaka gibi. Ama maalesef ki gerçek kızım 6 aylık hatta 2 hafta sonra 7. ayına girecek. Hep yazıyorum, yine yazacağım; zaman çok zalimsin... :(

Can kızım evet hızlı hızlı büyüyor. Ancak büyümenin getirdiği güzellikleri de yaşamıyor değiliz. Misal artık daha çok oyun oynamak istiyor. Beni babasını ve abilerinden birini görünce ayağını yere vura vura bir zıplaması var ki harika!
Özellikle babası şarkı söylediği zaman poposunu sallamaya başlaması ayrı bir cilve. Ki zaten babasına öyle cilveler döküyor ki aklınız hayaliniz durur. Sanırım kızım babayı bizden daha çok sevecek gibi... ;)

Miray Su 6 Aylık

Ben yine diğer aylar gibi hemen bir konsept belirledim ki. Zaten konsept belliydi. 6 aylık demek ek gıda demek, olduğu için ek gıdayı konsept alarak kendimce bir şeyler tasarlayıp, fotoğraf  çektim. Kızım büyüdükçe bu şekilde konseptli fotoğraflar çektiğim için mutlu oluyorum. Çünkü ilerleyen yıllarda kızım büyünce 1. ayından başlayarak nasıl geliştiğini ve neler yaşadığını kendisi okuyacak. (güzel bir duygu olsa gerek)

Kızımın 6 aylık aşı ve doktor kontrolünde kilosu 7 kilo 460 gram geldi. Hafif burun akıntısı vardı. Onun için doktor bir ilaç yazdı. Gerçi ben o ilacı almadan 1-2 kere calpol vererek iyi yaptım. Bence şimdiden bebeklere antibiyotik vermemeliyiz. Onlar için en güzel antibiyotik anne sütü diye düşünüyorum. Özellikle halsiz olduğu anlarda daha sık emziriyorum. Çünkü biliyorum ki emzirerek daha hızlı iyileşiyor.

Emeklemeyi henüz tam bilmiyor. Ama sırt üstü yere bıraktığım zaman hemen yüz üstü dönüyor ve poposunu kaldırarak sürüne sürüne öne arkaya gidiyor. Hatta son bir haftadır yuvalanmayı öğrendi. Yuvalana yuvalana kanepelerin ve masanın altına girip, orada kalıyor. Çıkamayınca da bas bas bağırıyor. :) Babası kızımın bu şekilde yuvalanmasını gördükçe: ''Sanırım bizim kız emeklemeyi yanlış anladı. Kıza emeklemeyi gösterin' diyor. :)
Halen kendi başına oturamıyor. Desteksiz oturtunca öne doğru eğilip, düşüyor. Eline bir oyuncak verince bir elinden diğer eline alıyor. Ses çıkarması için sağa sola sallıyor. Hatta yere vuruyor. Yakınına sevdiği oyuncakları bırakıyoruz. Böylece o oyuncakları görünce, onu almak için uğraşarak, yerden alıyor.

Akşam yemeklerinde biz yemek yerken onuda masanın bir kenarına; mama sandalyesine koyup, oturtuyoruz. Sonrada önüne yiyecekler koyuyorum. O önündeki yiyecekleri eli ile alıp, ağzına götürüyor. Hatta bazen alacağım diye yere düşürünce de düşürdüğü yere bakarak bağırıyor. Bizden yere düşen mamasını alıp, vermemizi istiyor. İştahı şimdilik çok iyi. Meyve ve çorbalara bayılıyor. Ne versek iştahla yiyor. Ama yoğurdu pek sevemedi. Ama ben yinede arada bir kaşık verip, teklif ediyorum. İnşallah sevecek...

Kendisi ile konuşmamızı halen çok seviyor. Hatta biz konuşurken melodi sel sesler çıkararak, bize cevap dahi veriyor. O şekilde melodi sel sesler çıkardıkça 'bak ... demek istiyor.' Diye kendimizce onun çıkardığı seslere anlam yüklüyoruz. Canım kızım resmen evimize neşe getirdi. İyi ki onu doğurmuşum. İyi ki kızım dünyaya gelmiş. Çok şükür ki Rabbim bize 3. çocuğu nasip etmiş.
Bazen düşünüyorum da kızım hayatımızda değilken biz nasıl mutlu oluyorduk? Nasıl neşeleniyorduk ki? Sanki ondan öncesi yokmuş gibi. O hep bizimleymiş gibi geliyor. Hayatımıza öyle bir girdi ki bize hep o varmış hissini yükledi...

2 Kasım 2017 Perşembe

KADRİYE SARP OTELDE TATİL YAPMAK (Antalya gezisi 2. Kısım)

Bugün Antalya gezi yazıma; kaldığımız otelde nasıl vakit geçirdiğimizi kaleme alacağım. İlk bölümde de yazdığım üzere hamile olduğum için öyle karış karış gezmek benim gözümde de büyüdüğü için bu sefer 'otel tatili' yapmayı düşünerek tatile çıkmıştık. Üstelik sabah akşam kah denizde; kah havuzda yüzerek eğlenmeyi çocuklarda çok istiyordu. ''Madem o kadar çok istiyorsunuz bu senede sizin istediğiniz gibi bir tatil olsun'' diyerek karar verip, öyle tatile çıkmıştık. Tabi canım kocişkom benim gezgin ruhumu da hoşnut etmek için yol üstünde ki bir iki güzelliğe de uğramayı ihmal etmedi. Tabi biliyor karısını nasıl mutlu edeceğini ;)

KADRİYE SARP OTELDE TATİL YAPMAK

Kadriye Sarp otel özellikle tesettürlü bayanların ve ayrıca çocuklu ailelerin rahat edebileceği tarzda mütevazi ve samimi bir otel. Çünkü bu oteldeki kişiler genellikle senin benim gibi çoluk çocuklu oldukları için. Çocukların en ufak arsızlıkların da gözleri ile sizi taciz etmiyorlar. Aksine onlarında başına geldiği için pek umursamıyor; sanki bir şey olmamış gibi davranıyor. Bence bu seçenek çok önemli. Bazı otellerde tesettürlü bayanlara sanki bir öcüymüş gibi bakan, çocuklara ise uzaylıymış gibi davranan insanlardan çok fazla var. O kişilerin olduğu yerde bulunmaktan hoşlanmadığım için orada tatil yapmak bana eğlenceden ziyade işkence gibi geliyor.

Kadriye sarp otelde; bir çocuk havuzu ve yetişkin havuzu ve bir tanede aqua parkı var. Havuzlar öyle çok büyük değil. Zaten havuzda genellikle çocuklar yüzeceği için çok büyük olmaması bizim için bir artıydı. Daha rezervasyon yaptırmadan önce iki çocuk olduğunu söylerseniz, odaya çocuklar içinde yatak ekliyorlar.


KADRİYE SARP OTELDE TATİL YAPMAK


Klimalı, 7-24 sıcak sulu, internetli ve televizyonlu olan odaları da ferah ve temizdi. Yalnız çarşaflar günlük değil 2 günde bir değişiyordu. Otelin gözüme batan tek eksi yönü diyebilirim.

Biz araba ile geze geze geldiğimiz için yol yorgunu idik. O yüzden hemen kendimizi odaya atıp, duşumuzu alıp, rahatlayıp öyle dışarı çıktık. Ki zaten aqua parkı görünce heyecanlanan çocukları daha fazla tutmakta imkansızdı. Bıraksak kendi başlarına aşağıya inip, havuzda yüzecekler...

KADRİYE SARP OTELDE TATİL YAPMAK

Onlar babaları ile havuzda yüzerken bende bir köşede bir şeyler yiyip, içerek onları izledim. Onların kahkalarını dinlemek gerçekten de çok güzeldi. Üstelik bol kitap okuma zamanım oldu. Sürekli midem bulandığı için dinlenmek bana çok iyi geldi. 

Sabah kahvaltısından sonra sahile inip, denizde de öğlen yemeğine kadar kaldık. Ki zaten orada ücretsiz içecek, gözleme ve hamburger yiyip, içebileceğin yer olduğu için öğlen yemeğine gitmeye de gerek yoktu. Ancak ben her ne kadar gölgede şezlongda olsam da sıcak hava ve nem bunalttığı için odada dinlenmem gerektiği için öğlen geri dönüyorduk. Üstelik öğlen yemeğinde sıcak çorba içmeden fastfood tarzına yönelsek çocukların midesini bozarız diyede korkuyordum.

KADRİYE SARP OTELDE TATİL YAPMAK

Akşam yemekten sonra Belek'in merkezine gidip, oraları gezdik. Belek'te de tıp ki diğer tatil semtlerinde de olduğu gibi gece herkes sokaktaydı. Sokak aralarında canlı müzik ve eğlenceler aniden karşınıza çıkma ihtimali yüksek. Üstelik parklarına gidip, çocukları parkta oynatırken, bizde bir bankın üzerinde çekirdek çitleyerek onları izleme zevkinden de mahrum kalamazdık.

Caratta ceratta kaplumbağalarının yumurtlama alanları olduğu için bu kaplumbağalardan sahilde görmek mümkün. Özellikle sabahın ilk saatlerinde kumsal altındaki yavrular içgüdüsel olarak kumsalın yüzüne çıkıp, sahile ulaşırmış. Biz o saatlerde genellikle uyuyor olduğumuz için hiç canlı ceratta ceratta kaplumbağalarından görmedik. Ancak gece şehir merkezinde gezerken ceratta kaplumbağasının heykelini görüp; ''Hiç olmazsa heykeli ile birlikte fotoğrafımız olsun, istedik.''

KADRİYE SARP OTELDE TATİL YAPMAK


Biz tatil mekanı olarak Antalya'nın Serik ilçesine bağlı bir turizm mekanı olan Belek'i seçtik. Belek Akdeniz bölgesinin en nitelikle turistlik konaklama tesislerine sahip olduğu için çoğu turistin tercihleri arasında. Belek'in etrafında meşhur golf sahaları, şelalesi ve antik kenti gibi çok gezilecek yerlerde var. Ama biz daha önceden de bir kaç kez yazdığım üzere bu tatili gezi tatili değilde, otel tatili olarak düşündüğümüz için oralara gitmedik. Şimdi pişman mıyım diye sorarsanız? Evet derim. Ancak şuanda hamile olmadığım için öyle düşündüğümü biliyorum. Yine aynı şekilde hamile, üstelik sıkıntılı bir hamile olsaydım yine gitmek istemez ve gitmezdim. Ona adım gibi eminim...

Evet çok fazla gezmedik. Ancak hiçte gezmedik değil. O yüzden Antalya gezisi yazı dizim burada bitmiyor. Daha devamı var. Haftaya perşembe günü görüşmek dileği ile Hoşça kalın....