15 Tatil olduğu günden itibaren, resmen günleri karıştırdım. Sanki bana göre her gün hafta sonu gibiymiş gibi geliyor . Sabah erken kalkma derdi yok, geç saatte kalk, daha sonra birde ayılmak için evin içinde deli danalar gibi dolaş. Sonra gün yarı olsun kahvaltı yap. Bu seferde yarım saat masada aheste aheste çocuklar ile birlikte kahvaltı yap. (Dikkat ederseniz buraya kadar her şey ne kadar güzel gözüküyor... Siz birde bundan sonrasını okuyun....)
Kahvaltı bitince çocukları mutfaktan odalarına gönder. Sen bir yarım saat kahvaltı başında sıcak çay içerek, kitap okuma keyfi yaşamaya çalış. Çalış diyorum çünkü bu tatil boyunca devamlı elime büyük bir heves ile aldığım kitabımı. yine elimden ani bir hızla hemen geri bırakmak zorunda kaldım(!)...
Çünkü ben ne zaman elime bir kitap alırsam bir sayfasını ya okur ya okumaz, hemen çocukların bağrışları, kavgaları başlar. Önce bir oralı olmam ''amannn! Sultan onların seslerini duyma, sen araya karışınca senden yüz alıp kavgalarını daha da uzun tutup, kolay kolay barışmıyorlar'' diyerek. Ama duymamak elde mi? O gürültülere tepkisiz kalmak için kulağına bırak pamuk tıkamayı, lavabo tıkacı ile tıkasan yine kar etmez. Öyle bir bağrış vede gürültü var ki ben olaya müdahale olup onları susturmasam, apartmanda ki sakinler mahallede harp çıktı sanıp hepsi sesin geldiği yeri bulmaya çalışır. :)
Neyse yeni komşularımı daha fazla korkutmadan ben bu gürültünün sebebini anlayıp sorunu bir çözeyim diyerek istemsizce de olsa çocukların odalarına gidiyorum. '' Sorun ne?'' Büyük diyor ki... ''anne kardeşim benim boyalarımı benden habersiz çantamdan almış. Şimdi de çantama geri bırakmıyor'' Hemen küçüğe soruyorum... ''Senin boyaların yok mu? Sen neden abinin boyasını habersiz alıyorsun. Çabuk yerine bırak'' Küçüğün hemen dudağı sarkmış.'' Ama benim kırmızı boyanın ucu açık değildi, onun için oradan aldım daha sonra koyacaktım.Ama ama abim beni kızdırdı'' Göz pınarlarından yaşlar oluşmaya başlamış, ağladı ağlayacak modunda... Onun o halini görünce kıyamıyorum da ama bir şey demesem bu sefer büyük sen hep Efeden yana oluyorsun diyecek... Pufffff ne yapacağımı şaşırmış bunları nasıl barıştırırım acaba diyerek düşünmeye başlıyorum. Düşün düşün düşün.... Yok bir çare aklıma gelmiyor. Güzellikle ''hadi oğlum sen abinin boyasını yerine koy bir daha habersiz alma uçlarını ben açarım bana ver... '' Dedim. Benim küçük aksi... Omuzlar yukarı aşağı banane banane diyor.
Efeye kötü bir bakış atıp Emir'in boyasını, çantasına koymaya koyulunca Efe hemen ''tamam tamam bana ver. Ben koyarım.'' diyerek elimden kapıp Emir'in çantasına koyuyor. (Ah kuzum bunu abini ve beni kızdırmadan önceden yapsan olma mı..)
Hemen hemen HER GÜN en az bir posta, yukarıdaki sebep ve çözümlere benzer bir kavga ortaya çıkıyor bir, iki saat bu sorun ile uğraş, sonra çöz derken saat 13.30 olmuş oluyor hemen bir öğlen namazı kıl. Sonra önce yataklar daha sonra ise evi topla... Derken benimkilerin karnı yine acıkmış oluyor. Onların karnını tekrar doyur sonra onlar yine derin bir oyuna dalmışken bir iki satır makale bari yazayım diyerek bilgisayarın karşısına otur. Ama yine tam konuya adapte olamadan başımda biri bir şeyler soruyor oluyor... Ona cevap ver gönder. Daha sonra kafanı tekrar topla yine yazmaya başla bu sefer küçük ''anne bu boyamın ucu kırıldı onu aç'' diyerek elinde bir boya ve birde kalem tıraşı gelir. Git mutfağa onu aç onu gönder. Sonra yine aynı şekilde kafanı toplama çalışırken, daha toplayamadan küçük yine gelir ''Anne silgim yatağımın altına kaçtı onu bul'' Benim sinirler iyiden iyiye gerilir. Ve hemen bilgisayarı kapatıp ''tamam ya yazmayacağım diyerek '' çocukların yanına gidip onlarla biraz oyna, sonra büyüğe ders çalıştır, küçüğe ise cüz çalıştır derken zaten akşam oluyor. Sonra mutfağa girip akşam için yemek hazırlamaya bir koyuluyorum ki tüm zaman kavramını unutup sadece mutfakta yemek yaparak kendime terapi yapıyorum...
Bizde 15 tatil bu şekilde geçiyor... Havaların çok soğuk olması vede birde üstüne üstelik bu apartmanda henüz hiç arkadaşlarının olmamasından dolayı şuanda tamamen bana sarmış durumdalar. Sürekli benimle oyun oynamak benim çevremde olmak istiyorlar. Kendi başlarına bir oyuna başladıklarında en fazla bir saat sorunsuz oyun oynuyorlar daha sonra ise hemen arkasından önce bir artçı deprem, hemen onun arkasında da büyük bir deprem olmuş gibi, bir gürültü ve kavga ortaya çıkıyor. Odalarının günde 15 kez toplayıp 16 kez dağıtılmasından ise hiç bahsetmiyorum bile...
Çünkü benimkilerin birlikte oyun oynama kavramlarındaki oyunlar kısıtlı... Onlara göre birlikte evin içinde top oynamak, yada önce tamam onayacağımız oyuncakları döküp oynayacağız diyerek sırası ile tüm oyuncaklarını odalarına, daha sonrada oyuncaklarını salona kadar dökerler. Sonrada oyuncakları ''yok sen topla, yok ben topla şeklinde kavgalar başlar'' Ama ikisi de aynı anda birlikte toplamayı bir türlü yapamazlar. Hımm bak haklarını yemeyeyim ara sıra yaptıkları anlar oluyor. Ama o anlarda ise birlikte oyuncakları toplayınca bilgisayarda oyun oynayacak oldukları zamanlar olduğu için maalesef ki pek sık olmuyor.
Biz bu şekilde tempolu bir 15 tatil içinde olduğumuz için ben onların kavgalarını durdur, onları barıştır, sonra döküp-dağıttıklarını topla şeklinde peşlerinde sürekli bir hareket halinde olduğum için bugün sabah tartıya çıkıp kiloma bakınca gördüm ki; 1.5 kilo vermişim. Kilo vermek isteyenlere buradan sesleniyorum kilo vermek için diyette neymiş pehhhh, siz gelin bizim eve çocuklar ile birlikte bir 15 gün geçirin. Yemin ederim en az 2 kilo vermiş şekilde bizden ayrılırsınız.... :)
Çünkü ben ne zaman elime bir kitap alırsam bir sayfasını ya okur ya okumaz, hemen çocukların bağrışları, kavgaları başlar. Önce bir oralı olmam ''amannn! Sultan onların seslerini duyma, sen araya karışınca senden yüz alıp kavgalarını daha da uzun tutup, kolay kolay barışmıyorlar'' diyerek. Ama duymamak elde mi? O gürültülere tepkisiz kalmak için kulağına bırak pamuk tıkamayı, lavabo tıkacı ile tıkasan yine kar etmez. Öyle bir bağrış vede gürültü var ki ben olaya müdahale olup onları susturmasam, apartmanda ki sakinler mahallede harp çıktı sanıp hepsi sesin geldiği yeri bulmaya çalışır. :)
Neyse yeni komşularımı daha fazla korkutmadan ben bu gürültünün sebebini anlayıp sorunu bir çözeyim diyerek istemsizce de olsa çocukların odalarına gidiyorum. '' Sorun ne?'' Büyük diyor ki... ''anne kardeşim benim boyalarımı benden habersiz çantamdan almış. Şimdi de çantama geri bırakmıyor'' Hemen küçüğe soruyorum... ''Senin boyaların yok mu? Sen neden abinin boyasını habersiz alıyorsun. Çabuk yerine bırak'' Küçüğün hemen dudağı sarkmış.'' Ama benim kırmızı boyanın ucu açık değildi, onun için oradan aldım daha sonra koyacaktım.Ama ama abim beni kızdırdı'' Göz pınarlarından yaşlar oluşmaya başlamış, ağladı ağlayacak modunda... Onun o halini görünce kıyamıyorum da ama bir şey demesem bu sefer büyük sen hep Efeden yana oluyorsun diyecek... Pufffff ne yapacağımı şaşırmış bunları nasıl barıştırırım acaba diyerek düşünmeye başlıyorum. Düşün düşün düşün.... Yok bir çare aklıma gelmiyor. Güzellikle ''hadi oğlum sen abinin boyasını yerine koy bir daha habersiz alma uçlarını ben açarım bana ver... '' Dedim. Benim küçük aksi... Omuzlar yukarı aşağı banane banane diyor.
Efeye kötü bir bakış atıp Emir'in boyasını, çantasına koymaya koyulunca Efe hemen ''tamam tamam bana ver. Ben koyarım.'' diyerek elimden kapıp Emir'in çantasına koyuyor. (Ah kuzum bunu abini ve beni kızdırmadan önceden yapsan olma mı..)
Hemen hemen HER GÜN en az bir posta, yukarıdaki sebep ve çözümlere benzer bir kavga ortaya çıkıyor bir, iki saat bu sorun ile uğraş, sonra çöz derken saat 13.30 olmuş oluyor hemen bir öğlen namazı kıl. Sonra önce yataklar daha sonra ise evi topla... Derken benimkilerin karnı yine acıkmış oluyor. Onların karnını tekrar doyur sonra onlar yine derin bir oyuna dalmışken bir iki satır makale bari yazayım diyerek bilgisayarın karşısına otur. Ama yine tam konuya adapte olamadan başımda biri bir şeyler soruyor oluyor... Ona cevap ver gönder. Daha sonra kafanı tekrar topla yine yazmaya başla bu sefer küçük ''anne bu boyamın ucu kırıldı onu aç'' diyerek elinde bir boya ve birde kalem tıraşı gelir. Git mutfağa onu aç onu gönder. Sonra yine aynı şekilde kafanı toplama çalışırken, daha toplayamadan küçük yine gelir ''Anne silgim yatağımın altına kaçtı onu bul'' Benim sinirler iyiden iyiye gerilir. Ve hemen bilgisayarı kapatıp ''tamam ya yazmayacağım diyerek '' çocukların yanına gidip onlarla biraz oyna, sonra büyüğe ders çalıştır, küçüğe ise cüz çalıştır derken zaten akşam oluyor. Sonra mutfağa girip akşam için yemek hazırlamaya bir koyuluyorum ki tüm zaman kavramını unutup sadece mutfakta yemek yaparak kendime terapi yapıyorum...
Bizde 15 tatil bu şekilde geçiyor... Havaların çok soğuk olması vede birde üstüne üstelik bu apartmanda henüz hiç arkadaşlarının olmamasından dolayı şuanda tamamen bana sarmış durumdalar. Sürekli benimle oyun oynamak benim çevremde olmak istiyorlar. Kendi başlarına bir oyuna başladıklarında en fazla bir saat sorunsuz oyun oynuyorlar daha sonra ise hemen arkasından önce bir artçı deprem, hemen onun arkasında da büyük bir deprem olmuş gibi, bir gürültü ve kavga ortaya çıkıyor. Odalarının günde 15 kez toplayıp 16 kez dağıtılmasından ise hiç bahsetmiyorum bile...
Çünkü benimkilerin birlikte oyun oynama kavramlarındaki oyunlar kısıtlı... Onlara göre birlikte evin içinde top oynamak, yada önce tamam onayacağımız oyuncakları döküp oynayacağız diyerek sırası ile tüm oyuncaklarını odalarına, daha sonrada oyuncaklarını salona kadar dökerler. Sonrada oyuncakları ''yok sen topla, yok ben topla şeklinde kavgalar başlar'' Ama ikisi de aynı anda birlikte toplamayı bir türlü yapamazlar. Hımm bak haklarını yemeyeyim ara sıra yaptıkları anlar oluyor. Ama o anlarda ise birlikte oyuncakları toplayınca bilgisayarda oyun oynayacak oldukları zamanlar olduğu için maalesef ki pek sık olmuyor.
Biz bu şekilde tempolu bir 15 tatil içinde olduğumuz için ben onların kavgalarını durdur, onları barıştır, sonra döküp-dağıttıklarını topla şeklinde peşlerinde sürekli bir hareket halinde olduğum için bugün sabah tartıya çıkıp kiloma bakınca gördüm ki; 1.5 kilo vermişim. Kilo vermek isteyenlere buradan sesleniyorum kilo vermek için diyette neymiş pehhhh, siz gelin bizim eve çocuklar ile birlikte bir 15 gün geçirin. Yemin ederim en az 2 kilo vermiş şekilde bizden ayrılırsınız.... :)
Hah hah haaa. Çok yaşayın e mi. Cocuklu evlerin genel görünümü bu degil mi? Erkek çocuklarının enerjileri hiç bitmiyor. Bir tane de bende var onlardan. Olsun annesi onların ozguvenleri birbirleriyle rekabetle gelisecek. Gun gelip durulacaklar, biraz sabır. Vallahi ben de üç cocukla niye kilo veremiyorum ki :(( Hepimize kolaylıklar diliyorum. Sevgiler... Sevil
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim Sevil hanim evet erkek çocukların enerjisi hiç bitmiyor :)
Silamin tüm annelere Allah kolaylik versin
NICE YILLARA
YanıtlaSil:) 😆
Silvalla işin ucunda zayıflamak olsun yeterki :D sonra bir bakarsın bu çektiğin bütün sıkıntıları fit görüntün alıp götürür :)
YanıtlaSilMerve hanim öylemi dersiniz :)
SilMerhabalar benim çocuklar çokkk büyükler ama bizlerde yaşadık bu olayları..bana şikayete geldiklerinde şikayet ettiğin konuyu ben yapmadım kim yaptıysa onunla konuşacaksın diyordum..ve böylece 2 kardeş kavga etmeden kendi aralarında hallettiler olayları hala kavga etmezler konuşurlar...benden destek alamayınca şikayetlerden vaz geçip kendi aralarında hallediyorlardı...kolay gelsin)))
YanıtlaSilbilge-orfe.blogspot.com
Teşekkürler bloğuma hoşgeldiniz... Evet öyle ama bu seferde sende hiçbir şeye karışmıyorsun diyerek bana kızıyorlar. Artık bizim sorunlarımızı çöz diyerek :(
Silher evin olmazsa olmazı bu kavgalar sanırım :)) yinede herseye ragmen iyiki varlar. sevgiler..bu arada blog etkinliginden kesfettim sizi banada beklerim ;)
YanıtlaSilhoş geldiniz.. Evet öyle iyi ki varlar. Allah yokluklarını göstermesin.
SilCocuklara tatil annelere daha cok kosturma seklinde oluyor zaten.
YanıtlaSilKolay gelsin
evet öyle oluyor. Teşekkürler...
Sil