Yazar: M.FATİH ÇITLAK
Baskı Yılı: 2010
Sayfa Sayısı: 140
Baskı Yılı: 2010
Mevlana Celaleddin ruminin eseri mesneviyi okuduktan sonra bu eser onun yanında çok daha sade bir
dille yazılmış... O sebepten daha çok akıcı şekilde ilerledi...
Kitabın ismindende anlaşıldığı
üzere Mevlana Celalettin Ruminin ilk 18 eserini ele almış önce beytini yazıyor
sonrada onun açıklamasını çok samimi bir usluple okurlarına aktarıyor...
Mesneviden bu ilk 18
beyit adeta mesnevini kalbi gibi yani Kuran'ı Kerimdeki 'Fatiha Şerif'' gibi
görüryorlar.
Bu 18 beyit ayrıca
bizzat Mevlana Celaleddin Rumi kendisi kaleme almıştır...
Kitabın arka kapağında
yazanlar ise, Hazret-i
Pir Mevlana Celaleddin Rumi'nin muhteşem eseri Mesnev-i Manevi, asırlardır 'mürşit
kitap' özelliğini sürdürmektedir...
Hazreti Pir, bu eseri
göz bebeği ve can halifesi Şeyh Hüsameddin Efendiye söylemiş, o da yazmıştır.
Ancak ilk 18 beyti bizzat kendisi kaleme almış ve bu beyitleri Mesnevi'nin kapısı
ve manalarını açan anahtar olmuştur.
İlk 18 beyit hakkında
yüzlerce şerh yazılmış, birçok sufi tarafından bu beyitlere dikkat çekilmiştir.
Elinizdeki kitapta, evvelce yapılan açıklamaların yanında beyitlerin peşi sıra
gelen hitabı üslubun yankısını duyacaksınız.
18 Beyit Dinle ruhlara
nüfus eden bir mesnevi şerhi, yüreklerde yakalayan bir sesleniş...
Ben kitabı sıkılmadan
okudum, ama kitabın içinde bazı tasnif etmediğim bölümler vardı mesela kitabın
sonunda yazan bir beyiti aynen buraya yazıyorum... ''
Bu sözler ne falcılık, nede kehanettir, nede öyle gelişi güzel söylenmiş
sözlerdir. Akıldan ve nailden, kişiyi gideceği hedefinden uzak kılan sözler değildir.
Adeta Hakk Teala'nın vahyidir ve o vahyin bereketiyle, tefsiriyle ortaya çıkmıştır.
Kim için söylendi, hangi sırla dile geldi ve bu mananın gerçek talibi kimdir? İşte
bunu muhakkak ki en doğru şekilde bilen Allah'u Teala'dır...''
Yukarıda da
yazdığı gibi sanki bu beyitleri ona haşa Allah vahiy etmiş gibi görmesi vede
göstermesi beni açıkçası biraz rahatsız etti...
Ama insanların ruhuna hitap
eden çok güzel sözleri var orası kesin.
Mesela
kitaptan yine bir bölümde Selam hem aşiye verilir hem de cahilere, Aşinaya
selam onunla kelam etmeye başlamak içindir. Cahillere verilen selam ise
Allah'tan temenni makamında onların şerrinden emin olmak yahut onlarla karşılaştığında
fazla kelam etmemek uzaklaşmak için verilir..
Şeklinde
cahiller bizi anlamaz bizim sözümüz bizi anlayana şeklinde hitaplarıda var...
Mevlana Celattin Rumi
kendisini ney gibi görüyor gurbette yaşayan, hasretlik çeken asıl aradığı şeyi
bulamayan tıpki ney gibi oda kamışlıkta hiç bir şeyken kesiliyor sonrada ateşte
yanıyor sonra güneşin alnında günlerce kurutuluyor sonra 3 delik deliniyor...
Ve kamışlikta hiçbirşeyken o kadar çok mezaketten vede acıdan geçince gönüllere
hitap eden kıymetli bir alet oluyor... Tıbki benim gibi ben onca acıdan vede sınamadan
geçmese idim şimdi bu şekilde bu mertebede olmazdım diyor hatta bir sözü ilede
hayatını özetliyor... '' Hamdım, piştim, yandım '' şeklinde de...
Okumayanlar vede
mesneviye merak salmışların okumasını tavsiye ederim...
Hoşça kalın...
CANIM BENİM NASILSIN RABBİM ŞEFEATLERİNE NAİL EYLESİN:)))
YanıtlaSilteşekkürler canım iyiym :) Allah Peygamber efendimizin şefaatine nail etsin bizleri...
SilSelamlar, kitaptaki dikkatinizi çeken hususlar benimde dikkatimi çekmişti, araştırmalarım sonucunda bulduklarımı sizle de paylaşmak isterim:
YanıtlaSilhttps://www.youtube.com/watch?v=akX0K11jKaw
https://www.youtube.com/watch?v=zFGDXszJJBo
https://www.youtube.com/watch?v=0sREC6d1IuA
a.s çok teşekkür ederim şimdi sizin verdiğiniz adreslere bakacağım...
Sil