15 Ekim 2014 Çarşamba

ATAMAYACAĞIN TERLİĞİ AYAĞINDAN ÇIKARMA!..

Bizim kuşaklar bilir annelerimizi kızdırdığımız da arkamızdan terlik atılırdı. Ama bu terlik atmanında bir adabı ve kuralı vardı... Öyle gelişi güzel terlik atılmaz bir sürü şeyler hesap edilir öyle atılır, en önemli kural ise o atılan terliğin kesinlikle değmesi... :)

Terlik atılacak çocuk, anneye yakınsa terliğin ön yüzü fırlatılırdı. Çünkü yakın mesafede terlik hemen değeceği için çok acıtmasın diye...:)  Ama o çocuk anneye yakın değil uzak mesafede isen de bu seferde arka yüzü fırlatılırdı ki hemen yarı yolda terlik düşüp kalmasın, o terlik çocuğa değsin ve uzun mesafeyi gederken de hızı yavaşlayacağı için çok acıtma ihtimali olmadığı için. Fazla acıtmasın diye.... :)

Şimdi ki çocuklar terlik fırlatma olayını pek bilmiyorlar... Biz anneler mümkün mertebe sinirini gizlemeye çalışıyor, hatta onları anlamak için elimizden gelenleri yapıyoruz. Ama sonuçta bizde insanız bir bam telimiz var o telimize basıldığında ya avazı çıktığı kadar bağırır, yada cezalar veririz. Peki ya sonuç?.. O çocuk hatasını anlar ve anneden özür diler mi?.. Yok, nerede!... Yine bildiğini yapmaya devam eder...

Bizdeki durum ise öyle miydi o terliği daha annelerimiz ellerine alınca hatamızı anlar ''Tamam anne bir daha yapmayacağım diyerek özürler diler''. O terliğin atılmasını önlerdik... :)

Efe'nin 1. sınıf macerası sizlerinde bildiği üzere bu sene bizim hayatımıza atraksiyon vede heyecan kattı. Özellikle bu ev ödevlerini yapması konusunda bazen beni çileden çıkardığı anlar oluyor. İçimdeki o canavar anneyi dizginlemek için ne çabalar harcıyorum tahmin bile edemezsiniz.. :(

Geçenlerde yine ev ödevi muhabbeti var. Efe yine her zamanki gibi ödevlerini yapmamak için bin türlü bahaneler sunup, ödev yapma işini erteliyor. İşin komik yani ise ben fazla sıkmayayım daha sonra yapsın dedikçe onun bahaneleri uzayıp gidiyor...

İçten içe sakinleşmeye çalışıyorum.'Sinirlenmeyeceğim, sinirlenmeyeceğim' diyerek kendimi sürekli frenliyorum... Yok olmuyor cezalar veriyorum yine fayda etmiyor. En sonunda aklıma annemin benim ev ödevimi yaptırmak için ne yaptığını hatırlamaya çalıştım. Ama düşününce hatırladım ki annem öyle benim ev ödevlerimi yaptırmak için uğraşmazdı. Ben sorumluklarını bilen ödevini zamanında yapan, çalışkan bir çocuktum. Tıbki büyük oğlum Emir gibi...

Ama ya annemi kızdırdığım da annem bana nasıl bir tepki verirdi... Düşün düşün sonunda aklıma annemin arkamdan fırlattığı terlikler geldi... :) ''İşte bu'' dedim, o terlik fırlatmak çocuklar için yaptırıcı bir yöntem ''bende oğlumda deneyim'' diyerek karar aldım....

Veee oğlumun beni ilk kızdırmasında hemen terliği ayağımdan alıp Efe'ye fırlattım tabiki yeni jeneresyon acemi annenin attığı terlikten ne olacak isabet ettiremediğim gibi masanın üzerindeki vazoyu da kırdım. :)

Bu durumu gören Efe bu sefer benimle dalga geçmeye başladı '' Vuramaz ki, annem terliğini bana değdiremez ki'' diyerek.. :)

Al başına belayı durduk yere çocuğu uslandıracağım derken iyice şımarttım. benim gibi acemi anne dende bu beklenirdi zaten.. O ayağındaki terliği öyle gelişi güzel çıkarıp fırlatamazsın, onun atmanın bir adabı vede kuralları var sen bunu öğrendinmiki de terlik fırlatıyorsun. Ya Allah korusun o terlik çocuğun kafa tarafına gelse idi ne yapacaktın diyerek kendi kendime kızmaya başladım... :(

Yok yok bu çocuk bu şekilde devam ederse en sonunda bana psikoloğun yolu gözükecek...

Peki ya sizlerde durum nasıl?...

Hoşça kalın...


4 yorum:

  1. Terlik atma dersleri olmalı bence. :)

    YanıtlaSil
  2. ahh oğluşumun hallerini anımsatıyor bu sahneler aman dikkat.hele ergenliğe geçince çok daha zor durumlar.hala tam orturmadı.kızla bu anlamda daha erken olgunlaşıyorlar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. erkek çocuğun her hali zor oturuyor zaten geç konuşur, geç mem bırakır, geç çişe alışır... :( İşimiz var şimdide geç olgunlaşma çıktı...

      Sil