Geçen hafta Efe okuldan gelince, akşam yemeğini dahi yemeden uyumak istedi. ''anne çok yorgunum uykum var. Karnım aç değil. Sonra yesem olur mu?'' dedi... Hemen ateşine baktım bir şey yok. Öyle burnu filan de akmıyor. Öksürükte yok...
'Herhalde okulda çok koşturdu da ondan yoruldu' diye düşünüp, uyumasına izin verdim.
Bir saat sonra yanakları kıpkırmızı olarak uyandı. Hemen elimi alnına koyunca, ateş gibi yandığını hissettim. Ateş ölçer ile ateşini ölçtüm. Ateşi 37.8 derece olduğunu görünce; hemen ateş düşürücü bir şurup içirdim. Sonrada ılık duş yaptırdım. Ilık duş yaptıktan sonra ateşi biraz düştü.
Ama aradan bir iki saat sonra yine ateşi yükseldi, sonra düştü derken o geceyi ateş nöbeti ile geçirdik.
Ertesi gün ateşi düşmüş ama, üzerinde halsizlik olduğunu da görünce, ''her halde mevsim değişikliğinden dolayı hastalandı'' Diye düşünürken; ağzının kenarında bir kaç tane sivilceye benzer, su çiçeğine benzer kızarıklıklar görünce. ''amaninnn oğlum su çiçeği geçiriyor!'' dedim, demesine; ama hemen aklıma küçükken geçirdiği su çiçeği geldi. Ve ''Nasıl yani, bu çocuk su çiçeğini geçirdi ki?'' diye düşünüp, hemen doktora koştum.
- Su çiçeği çıkaran bir çocuk tekrara su çiçeği çıkarabilir. Ama Efe su çiçeği çıkarmıyor. Efe de son yılların moda çocuk hastalığı olan; el-ayak-ağız hastalığa yakalandığını söyledi....
- Neee, o nasıl bir hastalık mış, moda mı. hastalığın modası mı olurmuş ya? diye doktorun suratına gözüne far tutulmuş tavşan gibi şaşkın şaşkın bakarken.
Doktorumuz gülümseyerek. Bu hastalık 2012 yılından itibaren Ülkemizde görülen bir hastalık olduğunu söyledi. Özellikle 10 yaş ve altı çocuklarında sıkça görülen bir hastalık olduğunu. Bu hastalığın Suriyelilerin getirmiş olduklarını düşündüklerini, anlattı...
El-ayak-ağız hastalığı ilk ateş olarak başlayıp, boğaz kızarıkları ile devam edermiş. O yüzden bu hastalığı grıbel enfeksiyon ile karıştırmamız çok normalmiş. Daha sonra Vücudun avuç içleri, ayak tabanları ve ağız kenarlarında su çiçeğine andıran; ama su çiçeğinden biraz daha küçük kırmızı döküntüler çıkarmış. Ki zaten bende ilk bu kızarıkları görünce su çiçeği sanmıştım.
-Tamam hastalığın tespitini ve ismin anladım. Ama ya tedavisi ne?
Diye sorunca öğrendim ki; bu hastalığın özel bir tedavisi yokmuş. Bu hastalığa çocuk ilk tutulduğunda ateş yaptığı için, ilk günlerde normal ateş düşürücüler kullanmalı. Daha sonra ise döktüğü kızarıklıkların sebep olduğu kaşıntıyı azaltmak için losyon kullanılabilir. Ama kullanılmazsa da olur. Bu tamamen çocuğun o hastalığı geçirdiği duruma göre değişir. Çocuğun döktüğü kızarıklar fazla ve çok kaşıntı yapıyorsa kullanılır. Ama yok benim kuzum gibi fazla döküntüleri yoksa kullanılmasa da olur. Hastalık bir hafta içinde geçiyor. Vücudunda ki kızarıklar ise kuruyarak yerine kahverengiye andıran bir lekeye bırakıyor. Şuanda oğlumun hastalığının son durumu, doktorun dediği şekilde kızarıklar kurumuş halde... Sakın endişelenmeyin, o şekilde de kalmıyormuş. Zamanla o lekelerde kendiliğinden gidiyormuş.
Hoşça kalın.
'Herhalde okulda çok koşturdu da ondan yoruldu' diye düşünüp, uyumasına izin verdim.
Bir saat sonra yanakları kıpkırmızı olarak uyandı. Hemen elimi alnına koyunca, ateş gibi yandığını hissettim. Ateş ölçer ile ateşini ölçtüm. Ateşi 37.8 derece olduğunu görünce; hemen ateş düşürücü bir şurup içirdim. Sonrada ılık duş yaptırdım. Ilık duş yaptıktan sonra ateşi biraz düştü.
Ama aradan bir iki saat sonra yine ateşi yükseldi, sonra düştü derken o geceyi ateş nöbeti ile geçirdik.
Ertesi gün ateşi düşmüş ama, üzerinde halsizlik olduğunu da görünce, ''her halde mevsim değişikliğinden dolayı hastalandı'' Diye düşünürken; ağzının kenarında bir kaç tane sivilceye benzer, su çiçeğine benzer kızarıklıklar görünce. ''amaninnn oğlum su çiçeği geçiriyor!'' dedim, demesine; ama hemen aklıma küçükken geçirdiği su çiçeği geldi. Ve ''Nasıl yani, bu çocuk su çiçeğini geçirdi ki?'' diye düşünüp, hemen doktora koştum.
El-ayak-ağız hastalığı nedir?
Doktora gittiğimizde; doktor muayeneden sonra:- Su çiçeği çıkaran bir çocuk tekrara su çiçeği çıkarabilir. Ama Efe su çiçeği çıkarmıyor. Efe de son yılların moda çocuk hastalığı olan; el-ayak-ağız hastalığa yakalandığını söyledi....
- Neee, o nasıl bir hastalık mış, moda mı. hastalığın modası mı olurmuş ya? diye doktorun suratına gözüne far tutulmuş tavşan gibi şaşkın şaşkın bakarken.
Doktorumuz gülümseyerek. Bu hastalık 2012 yılından itibaren Ülkemizde görülen bir hastalık olduğunu söyledi. Özellikle 10 yaş ve altı çocuklarında sıkça görülen bir hastalık olduğunu. Bu hastalığın Suriyelilerin getirmiş olduklarını düşündüklerini, anlattı...
El-ayak-ağız hastalığı ilk ateş olarak başlayıp, boğaz kızarıkları ile devam edermiş. O yüzden bu hastalığı grıbel enfeksiyon ile karıştırmamız çok normalmiş. Daha sonra Vücudun avuç içleri, ayak tabanları ve ağız kenarlarında su çiçeğine andıran; ama su çiçeğinden biraz daha küçük kırmızı döküntüler çıkarmış. Ki zaten bende ilk bu kızarıkları görünce su çiçeği sanmıştım.
El-ayak-ağız hastalığının nasıl tedavi edilir?
-Tamam hastalığın tespitini ve ismin anladım. Ama ya tedavisi ne?Diye sorunca öğrendim ki; bu hastalığın özel bir tedavisi yokmuş. Bu hastalığa çocuk ilk tutulduğunda ateş yaptığı için, ilk günlerde normal ateş düşürücüler kullanmalı. Daha sonra ise döktüğü kızarıklıkların sebep olduğu kaşıntıyı azaltmak için losyon kullanılabilir. Ama kullanılmazsa da olur. Bu tamamen çocuğun o hastalığı geçirdiği duruma göre değişir. Çocuğun döktüğü kızarıklar fazla ve çok kaşıntı yapıyorsa kullanılır. Ama yok benim kuzum gibi fazla döküntüleri yoksa kullanılmasa da olur. Hastalık bir hafta içinde geçiyor. Vücudunda ki kızarıklar ise kuruyarak yerine kahverengiye andıran bir lekeye bırakıyor. Şuanda oğlumun hastalığının son durumu, doktorun dediği şekilde kızarıklar kurumuş halde... Sakın endişelenmeyin, o şekilde de kalmıyormuş. Zamanla o lekelerde kendiliğinden gidiyormuş.
El-ayak-ağız hastalığı bulaşıcı mı?
Evet bulaşıdır. Bu hastalık solunum yoluyla, tükürükle, yakın temasla ve dışkı yoluyla bulaşırmış. Ki zaten öğrendim ki bu hastalığın belirtisinden olan Efe'nin sınıfında 4 çocuk daha varmış. Bu hastalığa yakalandıklarını düşündükten sonra çocuklar için rapor alıp, okula göndermedik. Yoksa diğer türlü tüm sınıfın yakalanma riski vardı.
Bu hastalığın en etkili korunma yolu; hijyen. Çocuklara özellikle okulda iken sık sık ellerini yıkamaları için uyarmalıyız. Yoksa kirli elini ağzına götürdüğü takdirde bulaşırmış.
Bir antin kuntin isimli, hastalığa daha yakalandı kuzum.... Allah'ıma çok şükür ki sorunsuz bir şekilde, bu hastalığı da atlattık. Bu postu yazma gereği hissettim. Çünkü bu hastalık bulaşıcı ve yaygın olduğu için sizlerinde kreşe ya da okula giden çocuklarınız varsa, yakalanabilir. Yakalanınca çok korkulacak bir hastalık olmadığını bilin ve korkmayın diye...
çok geçmiş olsun :/
YanıtlaSilÇok teşekkür ederiz Büşra
SilGeçmiş olsun
YanıtlaSilTeşekkürler Destina
SilOy canım benim. Allah şifa versin, geçmiş olsun.
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim İstanbul hanimefendisi Allah razı olsun.
Silgeçmiş olsun kuzum paylaşayım bunu da bilgisi olsun annelerin.
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim örgü çantam. Evet çok haklısın kesinlikle tüm annelerin bilgisi olması gerekiyor.
SilYaşadıkça neler duyup ögreniyoruz. Çok geçmiş olsun.
YanıtlaSilEvet öyle bakalım daha neler duyacağız. Çok sağ olasın. Zühal...
SilGeçmiş olsun, benim oğlum da kreşte yakalanmıştı bu hastalığa. Kabarcıklar da çabucak geçsin inşallah.
YanıtlaSilÇok sağol. Kabarcıklar geçti. Sadece lekeleri kaldı. İnşallah oda en kısa sürede geçecek.
SilÇok geçmiiş olsun acil şifalara sevgili kuzucuğa.
YanıtlaSilÇok sağ olasan siyah kuğu. Allah razı olsun...
Silgeçmiş olsun yaaa bi hastalık öğrendik bu arada.
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim deep. Evet öyle bakalım daha neler öğreneceğiz...
Silçok geçmiş olsun
YanıtlaSilTeşekkürler Bahar...
SilÇok çok geçmiş olsun. Aman daha fazla zarar vermesinde. Ne değişik hastalık var Rabbim korusun
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim. Allah'tan öyle korkulacak bir zararı yokmuş.
Sil