Daha dün; hüüüü 30 yaşına girdim\hüüüü yaşlanıyorum\hüüüü artık herkes bana teyze diyor\hüüü iki kaşımın tam ortasında ki kırışıklık her yıl biraz daha derinleşiyor.... gibi söylemler ile yakarıp, ağladığımı biliyorum... Peki şimdi ne oldu? O daha dün dediğim gün aslında kos-kocaman bir yıl. Tam tamına 365 gün geçmiş. Ve ben artık 31 yaşına bugün itibari ile ilk adımımı atmış bulunmaktayım.
Her yıl benim ömrümden bir yıl, yaşıma da artı bir rakam eklenmiş olsa da; ben bu şekilde yaş almayı artık seviyorum. Seviyorum çünkü, geriye dönüp baktığım zaman görüyorum ki; aslında yıllar bana bir sürü güzelliklerde getirmiş. Aslında etrafımda ne çok hazinem var. Ama maalesef ki ben zaman zaman zorluk ve sıkıntıları ile yakındığım için o varlıkların bana sunulmuş birer nimet ve hazine olduklarını unutmuşum.
Ama geçen seneden beri - özellikle bu sene daha çok- iyi anlıyorum ki, ben koskoca 30 yılı geride boş olarak bitirmemişim. Bir kere her şeyden önemlisi geride bir sürü güzel anı ve mutluluk biriktirdim. Bugün kahvaltı sofrasında çocuklarım ile sohbet ederken onların bebekliklerini onlara anlatırken kendimi buldum. Sonrada şöyle bir düşündüm, (ne güzel yıllar geçmiş, çocuklarım bebek iken de çok mutlu anlarım olmuş). O yıllarda belkide bu güzelliklerin farkında olmadan uykusuzluk ve çocuklara yetememe kaygı ve korkum yüzünden hiç fark etmiyordum. Ama o yılları geride bırakıp, daha sonradan o yılları hatırlamaya çalıştığım zamanlar o zorlu günlerden çok; güzel günleri hatırlanıyor olması çok güzel.
Ben bu yıllarda; kocaman yürekli, kocaman kalpli, beni seven bir eş ve dünyalar tatlısı ve çok akıllı (maşallah) iki tane kuzucuk-tan oluşan küçük bir çekirdek aileye sahip oldum. İkincisi herne kadar öz annemi küçük yaşta kaybetmiş olmanın bir acısı içimde olsa da; benim hemi annem, hemi babam olan ve her doğum günümde hiç şaşmadan her yıl arayıp kutlayan bir babam var. Ve bu dünyanın en güzel şeyi olan iki tane, bana annemi hatırlatan kardeşlerim var.
Veeee bana en az kardeşlerim kadar yakın ve beni sevip, benimsemiş olan iki tanede eşimin kardeşleri var... Bana her yenge kelimesi yerine 'BACI' olarak seslendiklerinde içime büyük bir sevgi yükleyen güzel yürekli insanlar var.
O güzel yürekli insanlar, pazar günü tatillerini fırsat bilip, benim doğum günümü bir gün önceden kutlamak için yukarıda ki pastayı alıp, bize gelmişler. Ne kadar çok mutlu oldum ki anlatamam! Öyle mutlu oldum ki utanmasam o gün, o saat orada höngüre höngüre ağlayabilirdim.
Şimdi bana kocaman kadın oldun, ne doğum günü, sen çocuk musun demeyin. Eskiden olsa bende o şekilde büyük insanalar için doğum günü anlamsız. her sene bir yaş daha büyüyüp, yaşlandığının günü hiç kutlanır mıymış derdim. Ama yıllar bana bir sürü konuda ki düşüncemi değiştirdiği gibi. Bu konuda ki düşüncemi de değiştirdi. Artık ben öyle büyükler için doğum günü anlamsız demiyor. Aksine daha çok değerli diyorum.
Neden mi?...
Değerli diyorum;
Çünkü her doğum günü belkide son doğum günüymüş gibi doya doya kutlanmalı.
O yüzden ben artık bu yılda aldığım bir karara göre; bundan sonra yaş haneme bir yaş eklendiği zaman, hüzünlenip dudağımı sarkıtmaya-cağım. Aksine güzel yıllar yaşamış ve hayatımı ''keşkelerim'' olmadan sürdürdüğüm için büyük sevinç ve mutluluk ile yeni yaşıma gireceğim...
Bence sizde öyle yapın. :D
Hoşça kalın...
Her yıl benim ömrümden bir yıl, yaşıma da artı bir rakam eklenmiş olsa da; ben bu şekilde yaş almayı artık seviyorum. Seviyorum çünkü, geriye dönüp baktığım zaman görüyorum ki; aslında yıllar bana bir sürü güzelliklerde getirmiş. Aslında etrafımda ne çok hazinem var. Ama maalesef ki ben zaman zaman zorluk ve sıkıntıları ile yakındığım için o varlıkların bana sunulmuş birer nimet ve hazine olduklarını unutmuşum.
Ama geçen seneden beri - özellikle bu sene daha çok- iyi anlıyorum ki, ben koskoca 30 yılı geride boş olarak bitirmemişim. Bir kere her şeyden önemlisi geride bir sürü güzel anı ve mutluluk biriktirdim. Bugün kahvaltı sofrasında çocuklarım ile sohbet ederken onların bebekliklerini onlara anlatırken kendimi buldum. Sonrada şöyle bir düşündüm, (ne güzel yıllar geçmiş, çocuklarım bebek iken de çok mutlu anlarım olmuş). O yıllarda belkide bu güzelliklerin farkında olmadan uykusuzluk ve çocuklara yetememe kaygı ve korkum yüzünden hiç fark etmiyordum. Ama o yılları geride bırakıp, daha sonradan o yılları hatırlamaya çalıştığım zamanlar o zorlu günlerden çok; güzel günleri hatırlanıyor olması çok güzel.
Ben bu yıllarda; kocaman yürekli, kocaman kalpli, beni seven bir eş ve dünyalar tatlısı ve çok akıllı (maşallah) iki tane kuzucuk-tan oluşan küçük bir çekirdek aileye sahip oldum. İkincisi herne kadar öz annemi küçük yaşta kaybetmiş olmanın bir acısı içimde olsa da; benim hemi annem, hemi babam olan ve her doğum günümde hiç şaşmadan her yıl arayıp kutlayan bir babam var. Ve bu dünyanın en güzel şeyi olan iki tane, bana annemi hatırlatan kardeşlerim var.
Veeee bana en az kardeşlerim kadar yakın ve beni sevip, benimsemiş olan iki tanede eşimin kardeşleri var... Bana her yenge kelimesi yerine 'BACI' olarak seslendiklerinde içime büyük bir sevgi yükleyen güzel yürekli insanlar var.
O güzel yürekli insanlar, pazar günü tatillerini fırsat bilip, benim doğum günümü bir gün önceden kutlamak için yukarıda ki pastayı alıp, bize gelmişler. Ne kadar çok mutlu oldum ki anlatamam! Öyle mutlu oldum ki utanmasam o gün, o saat orada höngüre höngüre ağlayabilirdim.
Şimdi bana kocaman kadın oldun, ne doğum günü, sen çocuk musun demeyin. Eskiden olsa bende o şekilde büyük insanalar için doğum günü anlamsız. her sene bir yaş daha büyüyüp, yaşlandığının günü hiç kutlanır mıymış derdim. Ama yıllar bana bir sürü konuda ki düşüncemi değiştirdiği gibi. Bu konuda ki düşüncemi de değiştirdi. Artık ben öyle büyükler için doğum günü anlamsız demiyor. Aksine daha çok değerli diyorum.
Neden mi?...
Değerli diyorum;
Çünkü her doğum günü belkide son doğum günüymüş gibi doya doya kutlanmalı.
Bu yılların kıymetini bilip ''eyvah yaşlandım'' diye karalar bağlamak yerine ''bu yıllara bir daha gelemeyeceğim.'' Diyerek doya doya her saniyesini sevdiklerimiz ile geçirmeye çalışalım. Bu doğum günü veyahut ta ufak bir aile toplantısı şeklinde de olabilir. Sebebi ve nedeni önemli değil. Önemli olan sevdiklerin ve ailen ile güzel zamanlar geçirmek olmalı.
O yüzden ben artık bu yılda aldığım bir karara göre; bundan sonra yaş haneme bir yaş eklendiği zaman, hüzünlenip dudağımı sarkıtmaya-cağım. Aksine güzel yıllar yaşamış ve hayatımı ''keşkelerim'' olmadan sürdürdüğüm için büyük sevinç ve mutluluk ile yeni yaşıma gireceğim...
Bence sizde öyle yapın. :D
Hoşça kalın...
Nice yaşlara canım,hep sağlıkla hep huzurla....hayat böyle işte herkese farklı bir roman yazdırıyor...sağlık olsun...
YanıtlaSilÇOK TEŞEKKÜR EDERİM AYNEN ÖYLE...
Sil