Düğünleri küçükken çok severdim. Çünkü normal günlerde akşam üzeri dışarı çıkıp, oyun oynamamız yasak olduğu için çıkamazdık. Ama düğün günü ailemiz ile düğüne gittiğimiz zaman düğünde arkadaşlar ile buluşup, bol bol oyun oynardık. Oyun dediysem yanlış anlaşılmasın düğün havası oyunlar değil. Çocukça oyunlar; saklambaç, körebe, yakalamaç gibi, oyunlar....
Genç kızken ise; çocukken oynadığımız masun oyunlarımızı oynamaz, daha doğrusu oynayamaz olunca bir köşeye oturup, düğüne gelen diğer kızların neler giydiğini bakıp, arkadaşlar ile ''güzel olmuş; yada çok kötü durmuş'' gibi kendi içimizde yorumlar yapar. Bir iki saat bu şekilde konuştuktan sonra bir müddet sonra sürekli 'hadi kalkın oynayın' ısrarlarından sıkılır ve eve gitmek isterdik. Bu arada ''hadi kalkın oynayın'' ısrarından sonra kalkıp oynayıp, tekrar yerine oturduğun zaman kurtulmuş olmuyorsun. Bir müddet sonra aynı ısrarlar yine sanki hiç kalkıp oynamamışsın gibi devam eder...
Evlendikten sonra ise bu düğünlere bakış açım eskiye nazaran biraz daha değişti.(bu değişim biraz daha olumlu) Tabi bu taaa dıdının dıdısı şeklinde olan bilmem kaçıncı soydan gelen akraba düğünleri için geçerli değil. :) Gayet yakın kardeş, teyze, amca, dayı düğünleri gibi çok samimi olduğun kişilerin düğünü için geçerli. :)
Geçen hafta sonu görümcemin oğlunun sünnet düğünü vardı. Düğün bizim sayıldığı için erkenden gittik. İlk saatler gayet güzel eş-dostla muhabbet et şeklinde geçti. Sonra kalkıp, oyun oyna, halay çek derken bir müddet sonra insan sıkılmaya başladı. Üstelik düğün salonunda ki klimalarda salonu serinletmeye yetersiz gelmeye başladığı için; ortam iyiden iyiye havasız kaldı. Oynayıp, kurtlarını döken kişilerin ter kokuları ile de karışınca çok rahatsız edici bir koku etrafı kapladı... Saat 1 de başlayıp, 5'e kadar düğüm sürünce çok çekilmez bir hal aldı. Tabi bu durumu görünce ben yakın zamanda olacak olan sünnet düğünümüz için iyiden iyiye korkup. Eşime: '' ben sünnet düğünü istemiyoruuummm, bu kadar uzun düğünlere tahammülüm yok...'' diyerek söylenmeye başladım... Zavallı kocişko düğünde beni ikna etmek için uğraştı. Nede olsa eşini tanıyor, ''istemiyorum'' diyorsa istemiyordur. O düğünün olmasını kabul etmez. :)
Neyse efendim ''her şey çocuklar için'' diye benim en yumuşak karnımdan girip, bizim düğünün bu düğün kadar olmayacağını bana örnekler ile anlatıp ikna etti... Anlayacağını bu sefer kadının fendi değilde çocuğun fendi; kadını yendi oldu. :D
Bu arada çocuklar demişken benim kuzularım da o gün çok yakışıklı oldular. Onlar için sünnet düğünü çok güzel geçti. Çünkü düğün salonunda çocuklar içinde bir tane palyaço vardı. Palyaço düğündeki tüm çocukları toplayıp, götürdü. Onlarla oyunlar oynayıp, suratlarını boyamışlar. Emir yanıma ''anne bak, ben korsan oldum'' diyerek geldi. Zaten önemli olanda onların eğlenmesi olduğu için, sıkıcı ortama ayak uydurup, eğlenmeye baktım. ;)
Hoşça kalın...
Genç kızken ise; çocukken oynadığımız masun oyunlarımızı oynamaz, daha doğrusu oynayamaz olunca bir köşeye oturup, düğüne gelen diğer kızların neler giydiğini bakıp, arkadaşlar ile ''güzel olmuş; yada çok kötü durmuş'' gibi kendi içimizde yorumlar yapar. Bir iki saat bu şekilde konuştuktan sonra bir müddet sonra sürekli 'hadi kalkın oynayın' ısrarlarından sıkılır ve eve gitmek isterdik. Bu arada ''hadi kalkın oynayın'' ısrarından sonra kalkıp oynayıp, tekrar yerine oturduğun zaman kurtulmuş olmuyorsun. Bir müddet sonra aynı ısrarlar yine sanki hiç kalkıp oynamamışsın gibi devam eder...
Evlendikten sonra ise bu düğünlere bakış açım eskiye nazaran biraz daha değişti.(bu değişim biraz daha olumlu) Tabi bu taaa dıdının dıdısı şeklinde olan bilmem kaçıncı soydan gelen akraba düğünleri için geçerli değil. :) Gayet yakın kardeş, teyze, amca, dayı düğünleri gibi çok samimi olduğun kişilerin düğünü için geçerli. :)
Geçen hafta sonu görümcemin oğlunun sünnet düğünü vardı. Düğün bizim sayıldığı için erkenden gittik. İlk saatler gayet güzel eş-dostla muhabbet et şeklinde geçti. Sonra kalkıp, oyun oyna, halay çek derken bir müddet sonra insan sıkılmaya başladı. Üstelik düğün salonunda ki klimalarda salonu serinletmeye yetersiz gelmeye başladığı için; ortam iyiden iyiye havasız kaldı. Oynayıp, kurtlarını döken kişilerin ter kokuları ile de karışınca çok rahatsız edici bir koku etrafı kapladı... Saat 1 de başlayıp, 5'e kadar düğüm sürünce çok çekilmez bir hal aldı. Tabi bu durumu görünce ben yakın zamanda olacak olan sünnet düğünümüz için iyiden iyiye korkup. Eşime: '' ben sünnet düğünü istemiyoruuummm, bu kadar uzun düğünlere tahammülüm yok...'' diyerek söylenmeye başladım... Zavallı kocişko düğünde beni ikna etmek için uğraştı. Nede olsa eşini tanıyor, ''istemiyorum'' diyorsa istemiyordur. O düğünün olmasını kabul etmez. :)
Neyse efendim ''her şey çocuklar için'' diye benim en yumuşak karnımdan girip, bizim düğünün bu düğün kadar olmayacağını bana örnekler ile anlatıp ikna etti... Anlayacağını bu sefer kadının fendi değilde çocuğun fendi; kadını yendi oldu. :D
Bu arada çocuklar demişken benim kuzularım da o gün çok yakışıklı oldular. Onlar için sünnet düğünü çok güzel geçti. Çünkü düğün salonunda çocuklar içinde bir tane palyaço vardı. Palyaço düğündeki tüm çocukları toplayıp, götürdü. Onlarla oyunlar oynayıp, suratlarını boyamışlar. Emir yanıma ''anne bak, ben korsan oldum'' diyerek geldi. Zaten önemli olanda onların eğlenmesi olduğu için, sıkıcı ortama ayak uydurup, eğlenmeye baktım. ;)
Hoşça kalın...
ama bu düğün en az 5 saat olduğu için beni cidden baydı... Bakalım bizim düğün nasıl olacak :)
YanıtlaSil