4 Temmuz 2017 Salı

Bebekli Amasra Gezisi

Merhabalaaar!
Kızımla gezmeye Safranbolu gezisinden sonra Amasra gezisi şeklinde devam ettik. Kötümü ettik? Yooo! Bence iyi oldu. Kızım böylece ilk deniz suyuna temasını Karadeniz ile gerçekleştirmiş oldu. Gerçi Karadeniz'in buz gibi suyu yüzünden korkup, bas bas bağırdığı için 2-3 dakikalık bir buluşma oldu. Ama sonuçta ilk deniz suyu buluşmasını da yaşamış oldu... :)

Bebekli Amasra Gezisi

Amasra; yemyeşil doğası, mavilikleri ve huzurlu atmosferi ile küçük bir liman kenti. Buz gibi Karadeniz suyu, patika yolları ve tarih kokan sokakları ve mağaraları ile insanı kendine hayran bırakıyor.

Özellikle denize aç Ankaralıların en uğrak noktası olduğunu Amasra'daki araçlarının çoğunun 06 olmasından anlaşılıyor. Bu küçük şehre, yabancı turistlerden çok yerli turist akın etmiş durumda. O yüzden diğer tatil şehirlerinde olduğu gibi her şeyi işletme isimleri de dahil İngilizce değil. Buda kendini yurdumuzda yabancı gibi hissetmenize neden olmuyor.

Ankara'ya 300 km uzaklıkta olan Amasra; keskin virajları sebebi ile aracınızı dikkatli kullanmanız gerekiyor. Hele ki birde bu şehre ilk defa gidiyorsanız, yollarından ilk defa geçiyorsanız daha bir dikkatli olup, her şeye hazırlıklı olun. Çünkü aniden karşınıza keskin bir viraj ve bu keskin virajları tek şerit halinde kullanmak zorunda kaldığınız zamanlar oluyor. Ama yinede her şeye rağmen bu gezinin en harika yeri ''yollarıydı'' diyebilirim. Özellikle ormanın içinden geçen yolda ağaçların yolların üstüne uzanıp, yukarıyı kapatması sebebi ile sanki ağaçtan bir tünel oluşmuş. Ki zaten o yoldan geçipte arabasını bir kenara çekip, durmayan yoktur diye düşünüyorum.
 

Bebekli Amasra Gezisi

Bizde durup, buradan püfür püfür esen rüzgar ve ağaçlarda yer alan kuşların ahenkli cıvıltılarına kulak verip, dinlendik. Hatta ''Amasra'ya gitmeyelim de burada kalalım'' diye konuştuğumuz anlar dahi oldu. Çünkü çok sıcak ve nemli hava yüzünden arabada durulmuyordu. Ama bu ağaçtan tünelli yollardan geçerken sanki başka bir iklime geçmişiz gibi harika bir havası vardı. Bu yoldan geçen kişilerin içine bir huzur dolup, rahatladığı kesin bilgi...

Bebekli Amasra Gezisi

İki çocuk ve bir bebek ile seyahat ettiğimiz için zaten sık sık küçük molalar vermek zorunda kalıyoruz. Ama bu molardaki manzara ve hava sebebi ile çocuklardan çok bizim için verilmiş molalar gibi oldu. :) Arabada bebek olduğu için fazla klima çalıştıramayınca arabanın içinde durulmayacak gibi olduğu anda hemen arabayı bir kenara çekip, temiz havayı ciğerlerimize çekip, manzarayı izledik. Böylece bol yeşillikli manzarası ile gözlerimiz; temiz havası ile de ciğerlerimiz bayram etmiş oldu.


bakacak mevkii yada bakacak tepesi

Amasra'ya girişte sizi bakacak mevkii yada bakacak tepesi olarak adlandırılan bir yer karşılıyor. Buradan Amasra'ya gelen kişiler, Amasra'ya girmeden kuş bakışı olarak Amasra'yı izliyorlar. Ve o manzaraya hayran kalıp: 'Harika bir yere geldiğinin farkına, daha Amasra'ya giriş yapmadan farkına varıyorlar.' Ve hemen aklına Amasra’yı fetheden Fatih Sultan Mehmet’in gördüğü manzara karşısında Lalasına dönerek “Lala, Çeşmi Cihan bu mu ola?” dediği yer olduğu geliyor. Ve koskoca Fatih Sultan Mehmet boşuna öyle dememiş diye iç geçiriyor. Bizde bakacak tepesinde durup, etrafı ve manzarayı seyredip, fotoğraflar çekildikten sonra Amasra'ya giriş yapıp, arabamızı park edip, hemen kendimizi yeşillikten sonra en hasret olduğumuz denizi izlemek ve deniz kenarında yürüyüş yapmak için Mendirek (dalga kıran) yürüyüş yoluna gittik. Önce yürüyüş yapıp daha sonrada bir kenarda oturup, Karadeniz'in hırçın dalgalarının kayalıklara vurması ve her vuruşunda köpürmesini izledik. Tabi çoluk çocuk soluklanıp, denizin esintisinden faydalanıp, kızımı da burada -emzirme önlüğü sayesinde- rahat rahat emzirebildim.

 Mendirek (dalga kıran) yürüyüş yolu

Bol bol deniz havasını da alıp, dinlendikten sonra Amasra'nın en popüler yeri olan çekiciler çarşısını gezdik. Çekiciler çarşısında Amasra'ya özgü tahta işçiliğin nadide parçaları, tel kırma, el dokuması kumaşlar ve daha birçok el emeği göz nuru ürünler yer alıyor. Sıra sıra dükkanları şöyle göz ucu ile bakarak çarşıda gezdik. Küçük kızıma hemen el dokuması kumaştan yapılmış, pullu fulardan aldım. Karadeniz de eminim bir adı vardır. Ama ben bilmiyorum. İşin komik yanı aldığım kişiye de adını sormak hiç aklıma gelmemiş.

Çekiciler çarşısı

Çarşıyı gezdikten sonra Amasra'nın en uğrak yerlerinden biri olan Kemere Köprüsüne gittik. Kemere köprüsü;  Sormagir Kalesini Zindan Kalesine bağlayan bir köprü. Bu köprüden Amasra'nın denizle nasıl bütünleştiğini ve iki tane c harfinin birleşimi olan şehrin her yerden farklı bir manzara ve doğal güzellik yer aldığını görebilirsiniz.

Kemere Köprüsü

Minnacık ve çok sevimli bir köprü olan Kemere köprüsü havanın çok sıcak olması rağmen yüksek esintisi olan rüzgarlı bir yer. Zaten alt taraftaki fotoğraf karesinden de şalımın uçması ile de rüzgarlı olduğu anlaşılıyor.


Kemere Köprüsü

Roma döneminde yapılmış.Turistlerin uğrak mekanı köprünün bir ayağında güzel bir kafeterya var. Bu kafeye ağlayan ağaç deniliyor. Hatta bu ağlayan ağacın birde efsanesi varmış. Ancak doğrulup derecesi tartışılacak bir efsane olduğu için buraya yazmak için uğraşmayacağım. Ki zaten merak eden google amcaya yazıp, efsanesini bulup, okuyabilir.

Kemere Köprüsü

Kaleyi de çocuklar ile gezdikten sonra. Deniz kuzularımı çağırdı. Sıcak havada iyice bunaldıkları için serinlemek için hemen denize girmek istediler. Ailenin erkekleri mayolarını giyip, Amasra'nın kumsalına gittik. Hemen kumsalda birde şezlong bulup, ben kızımla kumsalda güneşlenirken, kuzularım da simit ve kolluklarını takıp, yüzdüler. Evet Amasra doğal güzellikleri sebebi ile çok güzel ve görülesi bir yer. Ancak insanoğlunun güzel kullanmaması sebebi ile denizi ve kumsalı kirli idi. O yüzden çocukları fazla yüzdüremedim. Ki zaten onlarda biraz yüzüp, serinlendikten sonra denize doydular.


Amasra Kumsalı

Ben ise şezlonga uzanıp, onların yüzüşlerini izledim. Sonrada ayaklarımı Karadeniz'e sokmak için sahilin kenarında denizin kıyısından yürüyüş yaptım. Böylece bende azda olsa Karadeniz'in suyundan nasibimi aldım. Dönmeden önce hamsi ve mezgit yedik. Bence balıkları bir harika. Balık ekmek yemden dönmeyin.

Amasra gezimiz bebekli şekilde bu kadar sürdü. Biz çocuklar sıkılmasın diye müzesini ve mağaralarını gezmedik. Ama bir daha in kuyu ve çakraz pilajı da dahil olmak üzere gezip-görmeye değer yerleri var. Başka zaman gittiğimizde oraları da görürüz' diyerek Amasra'dan Ankara dönüş yoluna arabamızı sürdük. Ancak bu dönüş akşam vakti olduğu için o manzaralar akşam vakti keyifli olmaz. Üstelik keskin virajları gece gece tehlikeli olur diye Bolu yolundan döndük.

8 yorum:

  1. Amasrayı görmeyi çok isterim inş. bir gün nasip olur.
    Tekrarları olsun bebiş de alışsın yollara:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim. İnşallah örgüçantam size de görmek nasip olsun.

      Sil
  2. manzara harika.. Bebekle gezmekle de kesinlikle kötü etmiyorsunuz.. Alışır o da.. Keyif de alır mutlaka.. Temiz hava da iyi gelir.. İyi tatiller..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet bende öyle düşündüğüm için hemen şimdiden bebeğimle tatile çıkmaya başladım. Böylece oda bizim hayat şartlarımıza küçükten alışmış olacak. :)

      Sil
  3. kızın çok tatlıııı mıncıkla benim içiiin :)

    YanıtlaSil
  4. Bebekle tatil zor evet, ama keyfini çıkarmak lazım :)
    Ne güzel olmuş, iyi ki gitmişsiniz :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet zorlukları var. Ancak keyfi yanında bence zorlukların sözü dahi olmaz :)

      Sil